09:38
0
Bu bölüm; kafirlerle cihadın emri, bunun vücubu, Alla-, hu teala yolunda cihad etmeyi terkeden veya gaza etmeden Ölen hakkındaki şiddetli azap ile ilgili gelen haberlerle ilgi­lidir.Allah (c.c.) Kitabında şöyle buyuruyor:
"Savaş hoşunuza gitmediği halde üzerinize yazıldı. Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki sevdiğiniz şey de, sizin için bir serdir. Allah bi­lir de siz bilmezsiniz (Bakara: 2/216)Allah yolunda savaşın ve bilin ki, şüphesiz Allah işitendir, bilendir.(Bakara: 2/244)Eğer Allah'ın insanların bir kısmı ile bir kısmını engellemesi olmasaydı, yeryüzü mutlaka fesada uğrar­dı. Ancak Allah, alemlere karşı büyük fazl ve ihsan sa­hibidir. (Bakara: 2/251)Müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün, onları tu-tuklayın, kuşatın ve onların bütün geçit yerlerini kesip tutun.(Tevbe: 9/5)Kendilerine kitap verilenlerden, Allah'a ve Ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Rasulü'nün haram kıl­dığını haram tanımayan ve hak dini din edinmeyenler-le, küçük düşürülüp cizyeyi kendi elleriyle verinceye kadar savaşın.(Tevbe: 9/29)Eğer Allah'ın insanlardan kimini kimiyle defetme­si olmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Al­lah'ın isminin çokça anıldığı mescitler, muhakkak ki yıkılır giderdi. Allah kendi dinine yardım edenlere kesin olarak yardım eder. Şüphesiz Allah güçlü olandır, aziz olandır."                                                      (Hac: 22/40)İmam Ebu Abdullah el-Halimi[143] imanın bölümleri konu­sunda şöyle der: Allah subhanehu beyan etti ki, eğer Allah müşrikleri müminlerle defetmeseydi, müslümanları onlara musallat kılıp onları İslam diyarından kovmasaydı, güçle­rini kırmasaydı ve topluluklarını dağıtmasaydi, muhakkak ki şirk yeryüzüne galip gelir, din ve diyanet ortadan kalkar­dı. Bundan kesinleşti ki, dinin baki olması, ehlinin ibadet için yayılmasının sebebi cihaddır. Bu konumda olan bir şeyin imanın rükunlarından biri olması müslümanların da var güçleriyle ona istekli olmaları onaraşır.[144]Allahu Teala şöyle buyuruyor:Kafirlerle karşılaştığınızda boyunlarını vurun."(Muhammed: 47/4)Onun anlamı onu öldürmeniz gerekir. Müşriklerle ve Allah'ın düşmanlarıyla cihad etmeyi ve savaşmayı emreden ayetler gerçekten çoktur.
1- Sahiheynde Ebu Hureyre (r.a.) Rasumllah'm (s.a.v.) şöyle dediğini rivayet eder:İnsanlarla 'La ilahe illallah'ı deyinceye kadar savaş­makla emrolundum. Bunu söylediklerinde onlar, kanla­rını ve mallarını Allah'ın hakkı hariç benden korudular. Onların hesabı ise Allah'a aittir.[145]Bu hadisi sahabeden bir cemaatten sahih, sünefi, müsned ve mecaim sahipleri rivayet etmiştir. Gaye onuAtirmeJjle meseleyi uzatmak değildir.                              
2- Ebu Davud Maklml'dan[146] o da Ebu Hureyre'den (r.a) Rasulullah'ın (s.a.v) şöyle dediğini rivayet eder:Her emir ile beraber -ister iyi olsun, ister facir olsun-cihad üzerinize vaciptir. Her müslümanın arkasında -is­ter iyi olsun ister facir, büyük günahları da işliyorsa- na­maz kılmak üzerinize vaciptir." 
3- Enes'den (r.a) Rasulullah'ın (s.a.v) şöyle dediği rivk-yet edilir:Üç şey imanın ashndandır; La ilahe illallah diyenden el çekeriz. Yaptığı bir günahla onu tekfir etmez, yine bir amelinden dolayı onu İslam'dan çıkarmayız. Cihad Al­lah Azze ve Celle'nin beni göndermesinden, ümmetim­den en sondakilerin Deccal ile savaşmalarına kadar de­vam eder. Zalim olanın zulmü, adil olanın da adaleti onu iptal edemez; İman takata göredir.[147]               
4- İbn Hasasise'den[148] Rasulullah'a (s.a.v.) İslam üzeri­ne biat etmek için geldim. Bana Allah'tan başka ilah olma­dığına, Muhammed'in onun kulu ve Rasulü olduğuna şahid-lik etmeyi, beş vakit namaz kılmayı, ramazan orucunu tut­mayı, zekat vermeyi, hac etmeyi ve Allah yolunda cihad et­meyi şart koştu.Ey Allah'ın Rasulü! İkisine gelince, ben onlara güç getiremem. Benim malım on tane devedir. Onlar da çoluk ço­cuğumun sütü ve merkebidir. Dolayısıyla zekatı veremem. Cihada gelince, arkasını dönenin Allah'ın gazabına uğraya­cağını söylüyorlar. Bu nedenle savaşa girdiğimde ölümü is­tememekten ve nefsimin korkmasından korkuyorum." Ra-sulullah ellerini açıp hareket ettirdi ve:Sadaka yok, cihad da yok, o zaman ne ile Cennete gi­receksin?" Sahabi dedi ki"Ey Allah'ın Rasulü sana biat ediyorum." Bunun üzerine tüm onlar üzerine benden biat aldı.[149]Beyhaki Süneni Kübra'sında Abdullah b. Cafer[150]o daUbeydullah b. Amr[151] o da Zeyd b. Enise'den[152] o da Cebe­le b. Suhaym'den[153] ona da Ebu'l Musni el-Abidi[154]sasiye'den işittiği ve hadisi rivayet etmiş.
5- Seleme b. Nufeyl'den (r.a) şöyle rivayet edilmiştir[155]  Der ki:Ben Rasulullah (s.a.v.) ile otururken bir adam girip şöyle dedi:Ey Allah'ın Rasulü! Atlar salıverilmiş ve silah bırakıl­mış. Bazıları savaşın artık olmayacağını, savaşm bittiğini id­dia ediyorlar." Rasulullah (s.a.v.) dedi ki:alan söylüyorlar. İşte şimdi savaş zamanı geldi. Ümmetim bir grup Allah yolunda cihad etmeye devam edecektir. Muhalif olanlar, onlara zarar vermez. Allah onlarla bir kavmin kalplerini kaydırır ki, onlarla onla­rı rızıklandırsın. Kıyamet kopuncaya kadar savaşırlar. İyilik daha atların kaküllerine Kıyamet gününe, savaş bi­tinceye ve Yecuc ve Mecuc çıkıncaya dek bağlıdır.[156]İbn Hibban Cubeyr b. Nefir, Nevvas b. Seman tarikiyle rivayet etmiş. Der ki;Rasulullah'a bir fetih nasip oldu. Ona varıp dedim ki:Ey Allah'ın Rasulü! Atlar salıverildi... hadisi.Nesai'nin rivayetine benzer bir şekilde rivayet etmiş. Mevarid'uz-Zeman, el-Cihad Babu devami'I-Cihad s. 389-90. Bu rivayetle Seleme'nin rivayetinde geçen müphem adamın Nevvas olduğunu da öğrendik.Konudaki hadise Cabir'in rivayeti de şahidlik etmekte­dir.Ümmetimden bir grup kıyamete dek hak üzere sava­şacaktır.[157]
6- Enes'den (r.a) Rasulullah'ın (s.a.v) şöyle dediği rivayet edilmiş:Malınızla, canınızla, elinizle ve dilinizle müşrikler­le savaşınız.[158] Hadisteki 'dilinizle' sözü, hoşlanmadıkları ve duyul­ması onlara zor gelecek saldırı ve ağır söz vs.yi onlara işit­tirin demektir.    
7- Vasile'den[159] (r.a) Nebi'nin (s.a.v.) şöyle dediği riva­yet edilir:Her imamın arkasında namaz kılınız. Her ölünün üzerinde namaz kılınız. Her emirle beraber cihad edi­niz.[160]  İbn Mace ve Hafız Behauddin İbn Asakir'de Kitabu'l Fa-zl'ıl-Cihad'da rivayet etmiştir. Hadis hasendir demiş.

8- Ali'den (r.a.) o da Nebi'den (s.a.v.) şu rivayet edilmiİslam sekiz paydır. İslam bir paydır, namaz bir pay,zekat bir pay, hac bir pay, cihad bir pay, Ramazan oru­cu bir pay, emri bil maruf bir pay, nehyi anil münker bir paydır. Payı olmayan kaybetmiş.[161]Ebu Yala el Musili ve başkaları, Haris[162]o dMİi'den ri­vayet ettiği tarikiyle rivayet etmişlerdir.Derim ki; ondaHubbeyb b. Habib var. Ebu Zer'a onu zayıf, İbn Mü­barek onu terketmiş ve Yahya b. Muin onu tanımamıştır. İbn Adiy sika­lardan hadisler rivayet eder ki, ondan başka hiç kimse rivayet etmez der. Muhammed b. Osman b. Ebi Şeybe sıkadır der. Lisanul Mizan: 1/174.Derim ki, Ebi Zera'nın onu zayıf görmesi ile onun ve İbn Mübarek'in onu terketmelerinin sebebi İbn Adiyy'in "sikadan rivayet ettikleri hadis? lerle münferid kalıyor" sözü olduğunu öğrendik. Yahya b. Muin'e gelii ce, bir şahsın durumunu bilmediğinde "onu tanımıyorum" der ki, bu tecrih sayılmaz. Burada muteber olan İbn Ebi Şeybe'nin onu sıka sayma sidir. Çünkü hücceti hıfzeden, hıfzetmeyene tercih edilir. Bu babta old ğu gibi hele hele başkası ona muvafakat etmişse tabiatıyla tercih edilfijTafsile gelince Şabi'nin onun hakkındaki sözünün doğruluğu varsa-yılması halinde, onun gayesi Rasulullah'ın (s.a.v) hadisinde değil de görüşünde yalancı olduğudur. Bunu bizzat Şabi'nin ondan olan rivaye­ti ve ona olan övgüsünden anlıyoruz. Şöyle diyor: "Yanımda tabiinden seçkin sekiz kişi bulundu. Onlardan en seçkinleri Suveyd b. Gafle ve el Haris el-Hemedani idi. Bu nedenle Ahmed b. Salih el-Mısri der ki; ha-disle yalancı sayılmamış, Sabi görüşünde onu yalancı görmüş. Hafız İbn Abdil Birr "onun Ali'ye olan aşın sevgisi ve onu başkalarına üstün görmesinden dolayı hakkında konuşulmuş" diyor.İbn Sad "onuivkötü sözleri var, görüşünde zayıftır" der. Bu imamdan gelen bu sözler söz konusu tabiin hakkında zayıf noktayı belirtiyor. O da sade görüşüdür. Çünkü o, Ali'yi tüm sahabeden üstün görüyordu. İbn-i Sad'ın söyledikleri sözler insaflıdır. Bu nedenle Hafız İbn-i Hacer "Şa­bi'nin sadece onu görüşünde yalancı gördüğünü" kesin olarak ifade et­miştir.İbrahim en-Nahai'nin "O itham olunmuş" sözüne gelince, bizzat kendisi bunu açıklamaktadır. Haris dedi ki; "Kur'an'i üç yaşında, vahyi ise iki senede öğrendim." Kadı Iyad "bazıları buradaki vahiyden kasıt, ya­zı ve hat sanatı olduğunu tefsir etmişler." Aynısını Hattabi de söylemiş­tir. Ancak mezhebinin kabihliği, şia mezhebindeki aşırılığı, Ali'ye vasiy-yet edildiği iddiaları, Nebİ'nin (s.a.v) ona vahyin bir kısmını sır olarak verdiğini, başkasının muttali olmadığı gâybi bilgileri -zanlannca- ken­disine verildiği hususları bilinince bu hususta da Haris'e kötü zanda bu­lunuldu. Onun hakkında bunlar söylendi.Derim ki "Zannm bir kısmı günahtır.Zan haktan hiçbir şeyi ifa­de etmez.Müminin şahsiyeti söz konusu olduğunda, onun sebebiyle hüküm ve sünnetlerin bir çoğu atalete uğrama söz konusu olduğunda zandan olduk­ça kaçınmak lazım. Buradan hareketle biliyoruz ki; kurdun Yusuf'un (a.s.) kanından beri oluşu gibi, Haris de Rasulullah'ın (s.a.v) hadisinde yalan­dan beridir.Onun şialığına gelince, Hafız İbn Hacer (r.a) der ki; öncekilerin ör­fünde şiacılık, Ali'nin Osman'a olan üstünlüğüne itikad etmek, Ali'nin savaşlarında isabetli, muhaliflerinin ise -şeyheynin takdim ve tafdilinden sonra- hatalı olduğuna inanmaktır. Bazıları Ali'nin Rasulullah'tan (s.a.v) sonra en efdal insan olduğuna da inanmış olabilir. Bunu düşünen mutta­ki, dindar, sadık ve müctehid ise -Özellikle de buna davet etmiyorsa- sa­dece bundan dolayı rivayeti reddedilmez.Bu böyle el-Haris'i sika görenlerden birisi deMuhammed b. Sirin'dir. O şöyle diyor:İbn-i Mesud'un arkadaşlarından beş kişi vardı ki, onlardan ilim. Dördünü gördüm, Haris'i göremedim. Haris onlara tafdil edilirdi.Rasulullah'ın (s.a.v) iki torunu Hasan ve Hüseyin'in yanında da Ha| ris sikaydı. Ondan Ali'nin (r.a.) hadislerini sorarlardı.İşte cerh ve tadil imamı, Yahya b. Muin, Haris hakkında konuşana ba| şını kaldırmamış ve "o sikadır" demiş. Ahmed b. Salih İse el-Haris el-Avaİ sikadır. Ali'den rivayet edileni ne iyi hıfzetmiş ve ne güzel yapmıştır.Haris'i sika görenlerin başında İmam Ahmed b. Hanbel gelmektedil Bu meyanda ona uymaktadır. Bu da iki nedenden dolayıdır:Birincisi: Ali'nin arkadaşı Asım b. Damra hakkında "O, Haris b, Avar'dan daha üstündür. Ve o benim yanımda hüccettir" demektedir. (Arapçada) efal-i tafdil, üstün kılma, müşareketi gerektirir. Eğer Haris Ahmed b. Hanbel'in yanında sika olmasaydı, "Haris'ten daha üstün" ve "o benim yanımda hüccettir" sözü çelişirdi. Bu takdirde yerme övmeye benzerdi. "Bu kılıç sopaya benzer" babından olurdu.İkinci husus: Sünnette ihtilaf edilmesi halinde kendisine başvurulacak derecede "imam" kılan Müsned'ine ahkam ve sünnetlerle ilgili'bir çok ha­disi ondan rivayet edip getirmesidir. Şunları söyleyen de İmam Ah-med'dir. Rasulullah'tan (s.a.v) helal, haram, sünnet ve hükümlerle ilgili bir şey rivayet ettiğimizde, senetleri sıkı tutarız. Nebi'den (s.a.v) amelle­rin fazileti, bir hükmü koymayan veya kaldırmayan hususlarda bir şey ri­vayet ettiğimizde senetlerde müsamahalı davranırız. Her halükarda Haris hakkında söylenenler Muhammed b. İshak hakkında söylenenlerden da­ha çok değildir. Hişam b. Urve (r.a) ona yalancı demiş, arkasında da İmam Malik (r.a) onu bunda takip etmiştir. Tüm bunlar akranların birbirleri hakkındaki sözleridir. Açıklandığı gibi bu tür sözlere iltifat edilmez.Bu vesileyle derim ki, Haris'in sika olduğu şüphesizdir. Onun hak­kında konuşanların bir hücceti de yoktur. İlim Allah indindendir. İhtilaf ettikleri hususlarda kulları arasında hüküm verendir.Tüm bunlar için bakınız:Tarihu Osman b. Said ed-Darimi s: 90-91Tahkik Dr. Ahmed Nunı's-Seyfİbn Ebi Hatem, El-Cerhu ve't-Tadil: 3/79îbn Hayyan Kitabu'l-Mecruh'in: 1/222Tahkik: Mahmud İbrahim ZayidTehzibu'l-Kemal: 1/215-216Mizamı'1-İtidal: 1/435-437,2/352Tehzibu't-Tehzib: 1/94,2/145Takribu'lTehzibs. 60El-Kifaye fi İlmi'r-Rivaye s. 213Cami'u Beyani'1-İlmi ve Fadlihi: î/154Şarhu Nevevi ala Müslim: 1/99Makdis'te topladı. Orayı doldurup, yüksekçe yerlerine oturdular. (İnsanlar toplanıp oturduktan sonra) şöyle dedi: "Allah, onlarla amel etmem için bana beş kelimeyi em-i retti. Sizin de onlarla amel etmeniz için onları size de em­retmemi istedi. Onların ilki, Allah'a ibadet etmeniz ve O'na ortak koşmamanızdır. Allah'a şirk koşan adamın | misali şuna benzer: Adamın biri öz malından, altın ve­fa gümüşle bir köle satın alır. Köleye, "çalış ve çahştığı-ıı bana öde" der. Köle ise çalışır ancak kazandığını efendisinden başka kimselere verir. Hanginiz kölesinin böyle olmasını ister? Şüphesiz Allah size namaz kılma­nızı da emretti. Namaz kılarken sağa sola iltifat etmeyi­niz. Çünkü Allah sağa sola iltifat etmedikçe yüzünü ku­lunun yüzüne diker. Size orucu da emretti. Bunun misa­li bir topluluk içinde, kesesinde misk olan, bununla in­sanların beğenisini kazanan adamın misali gibidir. Şüp­hesiz, Allah indinde oruçlu adamın ağız kokusu misk ko­kusundan daha güzeldir. Allah size sadakayı da emret­ti. Bunun misali şuna benzer: Düşman esir aldığı adamın, ellerini boynuna dolayıp boynunu vurmak için götürür­ler. Adam der ki: Az çok fidye ile onu sizden alıyorum. Ve adam fidye karşılığında kendini kurtarır. Allah'ı zikretmenizi de emretti. Bunun misali şuna benzer: Düş­man hızlı bir şekilde adamın izini takip ederek çıkar. Adam onlardan kurtulmak için çok sağlam bir kaleye va­rıncaya kadar kaçar. Aynen bunun gibi, kul ancak Al­lah'ın zikriyie şeytandan nefsini korur." Nebi (s.a.v) şöyle buyurur:Ve ben, Allah'ın bana emrettiği beş şeyi size emre-liyorum: İşitmek, itaat etmek, cihad, hicret ve cemaat, "emaatten bir karış kadar ayrılan muhakkak tekrar dönmesi hariç- boynundan İslam halkasını atmıştır.[163]Ve hadisi zikretmiştir.[164] Hadisi Tirmizi aynı lafızla ve hadisin hasen sahih olduğunu belirterek, Nesai özetleyerek îbn Huzeyme ve İbn Hıbban sahihlerinde ve Şeyheyn'in şart­ları üzerine sahihtir diyerek rivayet etmişler. Aişe'den (r.a)[165] şöyle rivayet edilmiş:Rasulullah'a (s.a.v) hicretten soruldu. O da şöyle dedi "Fetihten sonra hicret yoktur. Ancak cihad ve niy^t vardır. Savaşa çağırıldığınızda top yekûn çıkınız.[166] (Buhari ve Müslim) İbn Abbas'ın hadisi üzerinde ii-tifak etmişlerdir.[167] Ebu Davud ve Hâkim, Abdulmümin b. Halid'ten1[168]ona da Nicde b. Nafi[169]rivayet etmiş. Diyor ki, İbn Ap bas'tan:Eğer savaşa çıkmazsamz, size azap verir.(Tevbe: 9/30J)ayetini sordum. Şöyle dedi: "Rasulullah (s.a.v.) Arap kabi lelerinden bir kabileyi savaşa çağırdı. Onlar da ağır davrati dılar. Bunun üzerine kendilerinden yağmur engellendi. B| onların azabıydı." Hakim bu hadisin sahih isnatlı olduğurfu söyledi.[170] Müellif -Allah onu affetsin- der ki, bu ve ondan öncefci hadiste, imamın kendisini cihad ile görevlendirdiği kişi vesj-ya kişilere cihad -her ne kadar o anda farzı kifaye de olsa farzı ayn olur.Ebi Katade'den[171]rivayet edilmiş. Rasulullah (s.a.bir gün hitab edip cihadı zikretti. Cihaddan bahsetti. Farz­ların dışında ona hiçbir şeyi üstün kılmadı. Hadisi Ebu Da-vud[172] ve onun tarikiyle de Beyhaki rivayet etmiş. Ve farzı ayn olan fazları cihada tafdil ettiğinden dolayı cihad kimi za­man farzı ayn da.[173] olur.[174]İbn Cerir Tefsirinde ve Hakim tahriç edip, Ebi Raşid el-Hubrani'den olan isnadı da sahih bulmuştur.[175]Der ki: Mikdad'a[176] Humus'ta sarrafların sandıklarından bir sandık üstünde oturmuş insanlara gazadan bahsederken geldim. "Şüphesiz, Allah seni mazur görmüş" dedim. Bunun üzerine dedi ki: Buhus suresi benden bunu kerih gördüAllahu Teala: "Hafif ve ağır savaşa kuşanıp çıkın..." (Tevbe: 9/41) buyuruyor.[177] [178] îbri Ebi Şeybe Musannef'i Kitabu'l-Cihad: 5/306 isnadı sahih­tir. İbn Cerir Tefsirinde Süfyan b. Vaki ve Abdulala talikleriyle rivayet etmiş. 10/85Hasan'dan aynısını rivayet etmiş.Katade'den"istekli ve isteksiz olarak..." rivayet| edilmiş.Ebil Avam'dan186 o da Ebu Eyyub'ten şunu rivayetti etmiş. Kendisinin bir yıl cihaddan geri durduğunu "Hafif | ağır savaşa kuşanıp çıkın." (Tevbe: 9/41) ayetim okudu ğunu ve senesinde savaşa çıktığını söyler. Ve "ben bu ayet­te ruhsat görmüyorum" dedi.Aynı şekilde sahih bir senetle Mansur'dan[179] o da Ha-kem'den[180]"Hafif ve ağır olarak savaşa kuşanıp çıkın." Yani çalışanlar ve çalışmayanlar olarak savaşa çıkm şeklin­de olduğu rivayet edilmiştir.[181]Ağırdan kasıt; malı mülkü olup da bırakmaktan hoşlan-mayan adam, hafif ise; malı ve mülkü hiç olmayan kişidir de-nilmiş.İbn Ebi Zeyd demiş ki, hafif; cesaretli, ağır ise; korkaktır. Bunu Nakkaş da[182] hikaye etmiştir.[183]İmam Kurtubi tefsirinde şunu söylemektedir. Ayetin an­lamında doğru olan şudur: insanlar kendilerine hafif de gel­se ağır da gelse cümleten savaşa çıkmakla emrolundular.Zuhri[184] der ki; Said İbnu'I-Müseyyeb bir savaşa katılıp gözlerinden birini kaybetmişti. Bunun üzerine ken­disine sen hastasın denildi. Kendisi estağfirullah hafifi ve ağırı bütün savaşa çıkar, savaşma imkanım olmasa bile sa­yı çoğaltır metal korurum.Rivayet edilir ki, insanlardan bir kısmı, Şam savaşların­da ihtiyarlıktan kaşları gözlerinin üstüne düşmüş bir adamı görmüş, kendisine "şüphesiz Allah seni mazur görmüştür" demeleri üstüne kendisi; "Ey kardeşimin oğlu! Hafif ve ağır olarak savaşa çıkmamızla muhakkak ki emrolunduk.[185]îbn Ümmü Mektum[186] ismi de Amr'dır. Uhud günün­de şöyle demiş: "Ben a'ma bir adamım. Bana sancağı teslim edin. Kesin olan şu ki bayrak sahibi hezimete uğrasa, ordu da hezimete uğrar. Ben ise kimin ben hedeflediğini bilme­diğimden yerimden ayrılmayacağım. O gün sancağı Musab b. Umeyr almıştı.[187]İbn Mübarek Atiyye b. Ebi Atiyye'den[188] İbn Ümmü  Mektum'u Küfe günlerinden bir günde üzerinde bol biri zırhla onu safta sürüklediğini gördüğünü rivayet eder.[189]   Enes b. Malik'den (r.a), Ebu Talha (r.a)[190] "hafif ve? ağırolarakkuşanıpavaşaçıkın"ayetini okuduktan sonra dedi ki: Allah bize emretti. Biz de genç-yaşlı savaşa çıktık. Beni donatıp hazırlayınız." Bunun üzerine çocuklarAllah sana rahmet etsin. Şüphesiz sen Rasulullah, Ebube- \ kir ve Ömer döneminde savaştın. Biz senin yerine de savaşırız"  dediler. Denizde savaşa katıldı ve vefat etti. Onu defnetmek için  bir ada aramaya koyuldular. Ancak yedi günden[191] sonra ada~| yi bulup onu defnettiler. Cesedi de değişmemiştİbn Mübarek Kitabu'l-Cihad'da ve Hakim rivayet et-* mistir. Hakim Müslim'in şartlarına göre sahihtir demiş.[192]îbn el-Mübarek Cuveybir[193] tarikiyle Dahhak'tan[194]Allah'ın (c.c):Hoşunuza gitmediği halde savaş üzerinize farz kılın­dı.(Bakara: 2/256) sözü hakkında şunu rivayet etmiş: Savaş ayeti nazil olunca ondan hoşlanmadılar. Ancak Allah azze ve celle savaş eh­linin sevabını, savaş ehlinin faziletini, AHahu Teala'nın savaş ehli için hazırladığı hayat ve rızkı beyan edince, ya-kin ehli hiçbir şeyi cihada tercih etmediler. Onu sevip ona rağbet ettiler. Öyle ki Rasulullah (s.a.v) onları taşıyacak bir binek bulamadığını söyleyince ve infak edecekleri bir şey­leri bulamayınca hüzünlerinden dolayı gözlerinden yaşlar bo-şana boşana döndüler.[195] (Tevbe 92'ye işaret ediyor.)Ömer b. Hattab (r.a) şöyle der:Sizin üzerinize üç şey farz kılındı; hac umre ve cihad.[196]Makhul'den onun kıbleye dönüp on defa yemin ettik­ten sonra "savaş üzerinizde vaciptir. Ve isterseniz bunu daha da arttırırım" dediği rivayet edilir. Abdurrezzak Mu-sannaf ında rivayet etmiş. "İsterseniz bunu daha da arttırı­rım" sözünün anlamı; mutmain olmanız için yeminleri da­ha da arttırabilirim" demektir.[197]

0 yorum:

Yorum Gönder