Bu bölüm; kafirlerle cihadın emri,
bunun vücubu, Alla-, hu teala yolunda cihad etmeyi terkeden veya gaza etmeden
Ölen hakkındaki şiddetli azap ile ilgili gelen haberlerle ilgilidir.Allah
(c.c.) Kitabında şöyle buyuruyor:
"Savaş hoşunuza gitmediği halde
üzerinize yazıldı. Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve
olur ki sevdiğiniz şey de, sizin için bir serdir. Allah bilir de siz
bilmezsiniz (Bakara: 2/216)Allah yolunda savaşın ve bilin ki, şüphesiz Allah
işitendir, bilendir.(Bakara: 2/244)Eğer Allah'ın insanların bir kısmı ile bir
kısmını engellemesi olmasaydı, yeryüzü mutlaka fesada uğrardı. Ancak Allah,
alemlere karşı büyük fazl ve ihsan sahibidir. (Bakara: 2/251)Müşrikleri
bulduğunuz yerde öldürün, onları tu-tuklayın, kuşatın ve onların bütün geçit
yerlerini kesip tutun.(Tevbe: 9/5)Kendilerine kitap verilenlerden, Allah'a ve
Ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Rasulü'nün haram kıldığını haram tanımayan
ve hak dini din edinmeyenler-le, küçük düşürülüp cizyeyi kendi elleriyle
verinceye kadar savaşın.(Tevbe: 9/29)Eğer Allah'ın insanlardan kimini kimiyle
defetmesi olmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın
isminin çokça anıldığı mescitler, muhakkak ki yıkılır giderdi. Allah kendi
dinine yardım edenlere kesin olarak yardım eder. Şüphesiz Allah güçlü olandır,
aziz olandır."
(Hac: 22/40)İmam Ebu Abdullah el-Halimi[143]
imanın bölümleri konusunda şöyle der: Allah subhanehu beyan etti ki, eğer Allah
müşrikleri müminlerle defetmeseydi, müslümanları onlara musallat kılıp onları
İslam diyarından kovmasaydı, güçlerini kırmasaydı ve topluluklarını
dağıtmasaydi, muhakkak ki şirk yeryüzüne galip gelir, din ve diyanet ortadan
kalkardı. Bundan kesinleşti ki, dinin baki olması, ehlinin ibadet için
yayılmasının sebebi cihaddır. Bu konumda olan bir şeyin imanın rükunlarından
biri olması müslümanların da var güçleriyle ona istekli olmaları onaraşır.[144]Allahu
Teala şöyle buyuruyor:Kafirlerle karşılaştığınızda boyunlarını vurun."(Muhammed:
47/4)Onun anlamı onu öldürmeniz gerekir. Müşriklerle ve Allah'ın düşmanlarıyla
cihad etmeyi ve savaşmayı emreden ayetler gerçekten
çoktur.
1- Sahiheynde
Ebu Hureyre (r.a.) Rasumllah'm (s.a.v.) şöyle dediğini rivayet eder:İnsanlarla
'La ilahe illallah'ı deyinceye kadar savaşmakla emrolundum. Bunu
söylediklerinde onlar, kanlarını ve mallarını Allah'ın hakkı hariç benden
korudular. Onların hesabı ise Allah'a aittir.[145]Bu
hadisi sahabeden bir cemaatten sahih, sünefi, müsned ve mecaim sahipleri rivayet
etmiştir. Gaye onuAtirmeJjle meseleyi uzatmak değildir.
2- Ebu Davud
Maklml'dan[146]
o da Ebu Hureyre'den (r.a) Rasulullah'ın (s.a.v) şöyle dediğini rivayet eder:Her
emir ile beraber -ister iyi olsun, ister facir olsun-cihad üzerinize vaciptir.
Her müslümanın arkasında -ister iyi olsun ister facir, büyük günahları da
işliyorsa- namaz kılmak üzerinize vaciptir."
3- Enes'den
(r.a) Rasulullah'ın (s.a.v) şöyle dediği rivk-yet edilir:Üç şey imanın
ashndandır; La ilahe illallah diyenden el çekeriz. Yaptığı bir günahla onu
tekfir etmez, yine bir amelinden dolayı onu İslam'dan çıkarmayız. Cihad Allah
Azze ve Celle'nin beni göndermesinden, ümmetimden en sondakilerin Deccal ile
savaşmalarına kadar devam eder. Zalim olanın zulmü, adil olanın da adaleti onu
iptal edemez; İman takata göredir.[147]
4- İbn
Hasasise'den[148]
Rasulullah'a (s.a.v.) İslam üzerine biat etmek için geldim. Bana Allah'tan
başka ilah olmadığına, Muhammed'in onun kulu ve Rasulü olduğuna şahid-lik
etmeyi, beş vakit namaz kılmayı, ramazan orucunu tutmayı, zekat vermeyi, hac
etmeyi ve Allah yolunda cihad etmeyi şart koştu.Ey Allah'ın Rasulü! İkisine
gelince, ben onlara güç getiremem. Benim malım on tane devedir. Onlar da çoluk
çocuğumun sütü ve merkebidir. Dolayısıyla zekatı veremem. Cihada gelince,
arkasını dönenin Allah'ın gazabına uğrayacağını söylüyorlar. Bu nedenle savaşa
girdiğimde ölümü istememekten ve nefsimin korkmasından korkuyorum." Ra-sulullah
ellerini açıp hareket ettirdi ve:Sadaka yok, cihad da yok, o zaman ne ile
Cennete gireceksin?" Sahabi dedi ki"Ey Allah'ın Rasulü sana biat ediyorum."
Bunun üzerine tüm onlar üzerine benden biat aldı.[149]Beyhaki
Süneni Kübra'sında Abdullah b. Cafer[150]o
daUbeydullah b. Amr[151]
o da Zeyd b. Enise'den[152]
o da Cebele b. Suhaym'den[153]
ona da Ebu'l Musni el-Abidi[154]sasiye'den
işittiği ve hadisi rivayet etmiş.
5- Seleme b.
Nufeyl'den (r.a) şöyle rivayet edilmiştir[155]
Der ki:Ben Rasulullah (s.a.v.) ile
otururken bir adam girip şöyle dedi:Ey Allah'ın Rasulü! Atlar salıverilmiş ve
silah bırakılmış. Bazıları savaşın artık olmayacağını, savaşm bittiğini iddia
ediyorlar." Rasulullah (s.a.v.) dedi ki:alan söylüyorlar. İşte şimdi savaş
zamanı geldi. Ümmetim bir grup Allah yolunda cihad etmeye devam edecektir.
Muhalif olanlar, onlara zarar vermez. Allah onlarla bir kavmin kalplerini
kaydırır ki, onlarla onları rızıklandırsın. Kıyamet kopuncaya kadar savaşırlar.
İyilik daha atların kaküllerine Kıyamet gününe, savaş bitinceye ve Yecuc ve
Mecuc çıkıncaya dek bağlıdır.[156]İbn
Hibban Cubeyr b. Nefir, Nevvas b. Seman tarikiyle rivayet etmiş. Der
ki;Rasulullah'a bir fetih nasip oldu. Ona varıp dedim ki:Ey Allah'ın Rasulü!
Atlar salıverildi... hadisi.Nesai'nin rivayetine benzer bir şekilde rivayet
etmiş. Mevarid'uz-Zeman, el-Cihad Babu devami'I-Cihad s. 389-90. Bu rivayetle
Seleme'nin rivayetinde geçen müphem adamın Nevvas olduğunu da öğrendik.Konudaki
hadise Cabir'in rivayeti de şahidlik etmektedir.Ümmetimden bir grup kıyamete
dek hak üzere savaşacaktır.[157]
6- Enes'den
(r.a) Rasulullah'ın (s.a.v) şöyle dediği rivayet edilmiş:Malınızla, canınızla,
elinizle ve dilinizle müşriklerle savaşınız.[158]
Hadisteki 'dilinizle' sözü, hoşlanmadıkları ve duyulması onlara zor gelecek
saldırı ve ağır söz vs.yi onlara işittirin demektir.
7- Vasile'den[159]
(r.a) Nebi'nin (s.a.v.) şöyle dediği rivayet edilir:Her imamın arkasında namaz
kılınız. Her ölünün üzerinde namaz kılınız. Her emirle beraber cihad ediniz.[160] İbn Mace ve Hafız Behauddin İbn Asakir'de
Kitabu'l Fa-zl'ıl-Cihad'da rivayet etmiştir. Hadis hasendir
demiş.
8- Ali'den
(r.a.) o da Nebi'den (s.a.v.) şu rivayet edilmiİslam sekiz paydır. İslam bir
paydır, namaz bir pay,zekat bir pay, hac bir pay, cihad bir pay, Ramazan orucu
bir pay, emri bil maruf bir pay, nehyi anil münker bir paydır. Payı olmayan
kaybetmiş.[161]Ebu
Yala el Musili ve başkaları, Haris[162]o
dMİi'den rivayet ettiği tarikiyle rivayet etmişlerdir.Derim ki; ondaHubbeyb b.
Habib var. Ebu Zer'a onu zayıf, İbn Mübarek onu terketmiş ve Yahya b. Muin onu
tanımamıştır. İbn Adiy sikalardan hadisler rivayet eder ki, ondan başka hiç
kimse rivayet etmez der. Muhammed b. Osman b. Ebi Şeybe sıkadır der. Lisanul
Mizan: 1/174.Derim ki, Ebi Zera'nın onu zayıf görmesi ile onun ve İbn Mübarek'in
onu terketmelerinin sebebi İbn Adiyy'in "sikadan rivayet ettikleri hadis? lerle
münferid kalıyor" sözü olduğunu öğrendik. Yahya b. Muin'e gelii ce, bir şahsın
durumunu bilmediğinde "onu tanımıyorum" der ki, bu tecrih sayılmaz. Burada
muteber olan İbn Ebi Şeybe'nin onu sıka sayma sidir. Çünkü hücceti hıfzeden,
hıfzetmeyene tercih edilir. Bu babta old ğu gibi hele hele başkası ona muvafakat
etmişse tabiatıyla tercih edilfijTafsile gelince Şabi'nin onun hakkındaki
sözünün doğruluğu varsa-yılması halinde, onun gayesi Rasulullah'ın (s.a.v)
hadisinde değil de görüşünde yalancı olduğudur. Bunu bizzat Şabi'nin ondan olan
rivayeti ve ona olan övgüsünden anlıyoruz. Şöyle diyor: "Yanımda tabiinden
seçkin sekiz kişi bulundu. Onlardan en seçkinleri Suveyd b. Gafle ve el Haris
el-Hemedani idi. Bu nedenle Ahmed b. Salih el-Mısri der ki; ha-disle yalancı
sayılmamış, Sabi görüşünde onu yalancı görmüş. Hafız İbn Abdil Birr "onun Ali'ye
olan aşın sevgisi ve onu başkalarına üstün görmesinden dolayı hakkında
konuşulmuş" diyor.İbn Sad "onuivkötü sözleri var, görüşünde zayıftır" der. Bu
imamdan gelen bu sözler söz konusu tabiin hakkında zayıf noktayı belirtiyor. O
da sade görüşüdür. Çünkü o, Ali'yi tüm sahabeden üstün görüyordu. İbn-i Sad'ın
söyledikleri sözler insaflıdır. Bu nedenle Hafız İbn-i Hacer "Şabi'nin sadece
onu görüşünde yalancı gördüğünü" kesin olarak ifade etmiştir.İbrahim
en-Nahai'nin "O itham olunmuş" sözüne gelince, bizzat kendisi bunu
açıklamaktadır. Haris dedi ki; "Kur'an'i üç yaşında, vahyi ise iki senede
öğrendim." Kadı Iyad "bazıları buradaki vahiyden kasıt, yazı ve hat sanatı
olduğunu tefsir etmişler." Aynısını Hattabi de söylemiştir. Ancak mezhebinin
kabihliği, şia mezhebindeki aşırılığı, Ali'ye vasiy-yet edildiği iddiaları,
Nebİ'nin (s.a.v) ona vahyin bir kısmını sır olarak verdiğini, başkasının muttali
olmadığı gâybi bilgileri -zanlannca- kendisine verildiği hususları bilinince bu
hususta da Haris'e kötü zanda bulunuldu. Onun hakkında bunlar söylendi.Derim ki
"Zannm bir kısmı günahtır.Zan haktan hiçbir şeyi ifade etmez.Müminin şahsiyeti
söz konusu olduğunda, onun sebebiyle hüküm ve sünnetlerin bir çoğu atalete
uğrama söz konusu olduğunda zandan oldukça kaçınmak lazım. Buradan hareketle
biliyoruz ki; kurdun Yusuf'un (a.s.) kanından beri oluşu gibi, Haris de
Rasulullah'ın (s.a.v) hadisinde yalandan beridir.Onun şialığına gelince, Hafız
İbn Hacer (r.a) der ki; öncekilerin örfünde şiacılık, Ali'nin Osman'a olan
üstünlüğüne itikad etmek, Ali'nin savaşlarında isabetli, muhaliflerinin ise
-şeyheynin takdim ve tafdilinden sonra- hatalı olduğuna inanmaktır. Bazıları
Ali'nin Rasulullah'tan (s.a.v) sonra en efdal insan olduğuna da inanmış
olabilir. Bunu düşünen muttaki, dindar, sadık ve müctehid ise -Özellikle de
buna davet etmiyorsa- sadece bundan dolayı rivayeti reddedilmez.Bu böyle
el-Haris'i sika görenlerden birisi deMuhammed b. Sirin'dir. O şöyle diyor:İbn-i
Mesud'un arkadaşlarından beş kişi vardı ki, onlardan ilim. Dördünü gördüm,
Haris'i göremedim. Haris onlara tafdil edilirdi.Rasulullah'ın (s.a.v) iki torunu
Hasan ve Hüseyin'in yanında da Ha| ris sikaydı. Ondan Ali'nin (r.a.) hadislerini
sorarlardı.İşte cerh ve tadil imamı, Yahya b. Muin, Haris hakkında konuşana ba|
şını kaldırmamış ve "o sikadır" demiş. Ahmed b. Salih İse el-Haris el-Avaİ
sikadır. Ali'den rivayet edileni ne iyi hıfzetmiş ve ne güzel yapmıştır.Haris'i
sika görenlerin başında İmam Ahmed b. Hanbel gelmektedil Bu meyanda ona
uymaktadır. Bu da iki nedenden dolayıdır:Birincisi: Ali'nin arkadaşı Asım b.
Damra hakkında "O, Haris b, Avar'dan daha üstündür. Ve o benim yanımda
hüccettir" demektedir. (Arapçada) efal-i tafdil, üstün kılma, müşareketi
gerektirir. Eğer Haris Ahmed b. Hanbel'in yanında sika olmasaydı, "Haris'ten
daha üstün" ve "o benim yanımda hüccettir" sözü çelişirdi. Bu takdirde yerme
övmeye benzerdi. "Bu kılıç sopaya benzer" babından olurdu.İkinci husus: Sünnette
ihtilaf edilmesi halinde kendisine başvurulacak derecede "imam" kılan Müsned'ine
ahkam ve sünnetlerle ilgili'bir çok hadisi ondan rivayet edip getirmesidir.
Şunları söyleyen de İmam Ah-med'dir. Rasulullah'tan (s.a.v) helal, haram, sünnet
ve hükümlerle ilgili bir şey rivayet ettiğimizde, senetleri sıkı tutarız.
Nebi'den (s.a.v) amellerin fazileti, bir hükmü koymayan veya kaldırmayan
hususlarda bir şey rivayet ettiğimizde senetlerde müsamahalı davranırız. Her
halükarda Haris hakkında söylenenler Muhammed b. İshak hakkında söylenenlerden
daha çok değildir. Hişam b. Urve (r.a) ona yalancı demiş, arkasında da İmam
Malik (r.a) onu bunda takip etmiştir. Tüm bunlar akranların birbirleri
hakkındaki sözleridir. Açıklandığı gibi bu tür sözlere iltifat edilmez.Bu
vesileyle derim ki, Haris'in sika olduğu şüphesizdir. Onun hakkında
konuşanların bir hücceti de yoktur. İlim Allah indindendir. İhtilaf ettikleri
hususlarda kulları arasında hüküm verendir.Tüm bunlar için bakınız:Tarihu Osman
b. Said ed-Darimi s: 90-91Tahkik Dr. Ahmed Nunı's-Seyfİbn Ebi Hatem, El-Cerhu
ve't-Tadil: 3/79îbn Hayyan Kitabu'l-Mecruh'in: 1/222Tahkik: Mahmud İbrahim
ZayidTehzibu'l-Kemal: 1/215-216Mizamı'1-İtidal: 1/435-437,2/352Tehzibu't-Tehzib:
1/94,2/145Takribu'lTehzibs. 60El-Kifaye fi İlmi'r-Rivaye s. 213Cami'u
Beyani'1-İlmi ve Fadlihi: î/154Şarhu Nevevi ala Müslim: 1/99Makdis'te topladı.
Orayı doldurup, yüksekçe yerlerine oturdular. (İnsanlar toplanıp oturduktan
sonra) şöyle dedi: "Allah, onlarla amel etmem için bana beş kelimeyi em-i retti.
Sizin de onlarla amel etmeniz için onları size de emretmemi istedi. Onların
ilki, Allah'a ibadet etmeniz ve O'na ortak koşmamanızdır. Allah'a şirk koşan
adamın | misali şuna benzer: Adamın biri öz malından, altın vefa gümüşle bir
köle satın alır. Köleye, "çalış ve çahştığı-ıı bana öde" der. Köle ise çalışır
ancak kazandığını efendisinden başka kimselere verir. Hanginiz kölesinin böyle
olmasını ister? Şüphesiz Allah size namaz kılmanızı da emretti. Namaz kılarken
sağa sola iltifat etmeyiniz. Çünkü Allah sağa sola iltifat etmedikçe yüzünü
kulunun yüzüne diker. Size orucu da emretti. Bunun misali bir topluluk içinde,
kesesinde misk olan, bununla insanların beğenisini kazanan adamın misali
gibidir. Şüphesiz, Allah indinde oruçlu adamın ağız kokusu misk kokusundan
daha güzeldir. Allah size sadakayı da emretti. Bunun misali şuna benzer: Düşman
esir aldığı adamın, ellerini boynuna dolayıp boynunu vurmak için götürürler.
Adam der ki: Az çok fidye ile onu sizden alıyorum. Ve adam fidye karşılığında
kendini kurtarır. Allah'ı zikretmenizi de emretti. Bunun misali şuna benzer:
Düşman hızlı bir şekilde adamın izini takip ederek çıkar. Adam onlardan
kurtulmak için çok sağlam bir kaleye varıncaya kadar kaçar. Aynen bunun gibi,
kul ancak Allah'ın zikriyie şeytandan nefsini korur." Nebi (s.a.v) şöyle
buyurur:Ve ben, Allah'ın bana emrettiği beş şeyi size emre-liyorum: İşitmek,
itaat etmek, cihad, hicret ve cemaat, "emaatten bir karış kadar ayrılan muhakkak
tekrar dönmesi hariç- boynundan İslam halkasını atmıştır.[163]Ve
hadisi zikretmiştir.[164]
Hadisi Tirmizi aynı lafızla ve hadisin hasen sahih olduğunu belirterek, Nesai
özetleyerek îbn Huzeyme ve İbn Hıbban sahihlerinde ve Şeyheyn'in şartları
üzerine sahihtir diyerek rivayet etmişler. Aişe'den (r.a)[165]
şöyle rivayet edilmiş:Rasulullah'a (s.a.v) hicretten soruldu. O da şöyle dedi
"Fetihten sonra hicret yoktur. Ancak cihad ve niy^t vardır. Savaşa
çağırıldığınızda top yekûn çıkınız.[166]
(Buhari ve Müslim) İbn Abbas'ın hadisi üzerinde ii-tifak etmişlerdir.[167]
Ebu Davud ve Hâkim, Abdulmümin b. Halid'ten1[168]ona
da Nicde b. Nafi[169]rivayet
etmiş. Diyor ki, İbn Ap bas'tan:Eğer savaşa çıkmazsamz, size azap verir.(Tevbe:
9/30J)ayetini sordum. Şöyle dedi: "Rasulullah (s.a.v.) Arap kabi lelerinden bir
kabileyi savaşa çağırdı. Onlar da ağır davrati dılar. Bunun üzerine
kendilerinden yağmur engellendi. B| onların azabıydı." Hakim bu hadisin sahih
isnatlı olduğurfu söyledi.[170]
Müellif -Allah onu affetsin- der ki, bu ve ondan öncefci hadiste, imamın
kendisini cihad ile görevlendirdiği kişi vesj-ya kişilere cihad -her ne kadar o
anda farzı kifaye de olsa farzı ayn olur.Ebi Katade'den[171]rivayet
edilmiş. Rasulullah (s.a.bir gün hitab edip cihadı zikretti. Cihaddan bahsetti.
Farzların dışında ona hiçbir şeyi üstün kılmadı. Hadisi Ebu Da-vud[172]
ve onun tarikiyle de Beyhaki rivayet etmiş. Ve farzı ayn olan fazları cihada
tafdil ettiğinden dolayı cihad kimi zaman farzı ayn da.[173]
olur.[174]İbn
Cerir Tefsirinde ve Hakim tahriç edip, Ebi Raşid el-Hubrani'den olan isnadı da
sahih bulmuştur.[175]Der
ki: Mikdad'a[176]
Humus'ta sarrafların sandıklarından bir sandık üstünde oturmuş insanlara gazadan
bahsederken geldim. "Şüphesiz, Allah seni mazur görmüş" dedim. Bunun üzerine
dedi ki: Buhus suresi benden bunu kerih gördüAllahu Teala: "Hafif ve ağır savaşa
kuşanıp çıkın..." (Tevbe: 9/41) buyuruyor.[177]
[178]
îbri Ebi Şeybe Musannef'i Kitabu'l-Cihad: 5/306 isnadı sahihtir. İbn Cerir
Tefsirinde Süfyan b. Vaki ve Abdulala talikleriyle rivayet etmiş. 10/85Hasan'dan
aynısını rivayet etmiş.Katade'den"istekli ve isteksiz olarak..." rivayet|
edilmiş.Ebil Avam'dan186 o da Ebu Eyyub'ten şunu rivayetti etmiş. Kendisinin bir
yıl cihaddan geri durduğunu "Hafif | ağır savaşa kuşanıp çıkın." (Tevbe: 9/41)
ayetim okudu ğunu ve senesinde savaşa çıktığını söyler. Ve "ben bu ayette
ruhsat görmüyorum" dedi.Aynı şekilde sahih bir senetle Mansur'dan[179]
o da Ha-kem'den[180]"Hafif
ve ağır olarak savaşa kuşanıp çıkın." Yani çalışanlar ve çalışmayanlar olarak
savaşa çıkm şeklinde olduğu rivayet edilmiştir.[181]Ağırdan
kasıt; malı mülkü olup da bırakmaktan hoşlan-mayan adam, hafif ise; malı ve
mülkü hiç olmayan kişidir de-nilmiş.İbn Ebi Zeyd demiş ki, hafif; cesaretli,
ağır ise; korkaktır. Bunu Nakkaş da[182]
hikaye etmiştir.[183]İmam
Kurtubi tefsirinde şunu söylemektedir. Ayetin anlamında doğru olan şudur:
insanlar kendilerine hafif de gelse ağır da gelse cümleten savaşa çıkmakla
emrolundular.Zuhri[184]
der ki; Said İbnu'I-Müseyyeb bir savaşa katılıp gözlerinden birini kaybetmişti.
Bunun üzerine kendisine sen hastasın denildi. Kendisi estağfirullah hafifi ve
ağırı bütün savaşa çıkar, savaşma imkanım olmasa bile sayı çoğaltır metal
korurum.Rivayet edilir ki, insanlardan bir kısmı, Şam savaşlarında
ihtiyarlıktan kaşları gözlerinin üstüne düşmüş bir adamı görmüş, kendisine
"şüphesiz Allah seni mazur görmüştür" demeleri üstüne kendisi; "Ey kardeşimin
oğlu! Hafif ve ağır olarak savaşa çıkmamızla muhakkak ki emrolunduk.[185]îbn
Ümmü Mektum[186]
ismi de Amr'dır. Uhud gününde şöyle demiş: "Ben a'ma bir adamım. Bana sancağı
teslim edin. Kesin olan şu ki bayrak sahibi hezimete uğrasa, ordu da hezimete
uğrar. Ben ise kimin ben hedeflediğini bilmediğimden yerimden ayrılmayacağım. O
gün sancağı Musab b. Umeyr almıştı.[187]İbn
Mübarek Atiyye b. Ebi Atiyye'den[188]
İbn Ümmü Mektum'u Küfe günlerinden bir
günde üzerinde bol biri zırhla onu safta sürüklediğini gördüğünü rivayet eder.[189] Enes b. Malik'den (r.a), Ebu Talha (r.a)[190]
"hafif ve? ağırolarakkuşanıpavaşaçıkın"ayetini okuduktan sonra dedi ki: Allah
bize emretti. Biz de genç-yaşlı savaşa çıktık. Beni donatıp hazırlayınız." Bunun
üzerine çocuklarAllah sana rahmet etsin. Şüphesiz sen Rasulullah, Ebube- \ kir
ve Ömer döneminde savaştın. Biz senin yerine de savaşırız" dediler. Denizde savaşa katıldı ve vefat etti.
Onu defnetmek için bir ada aramaya
koyuldular. Ancak yedi günden[191]
sonra ada~| yi bulup onu defnettiler. Cesedi de değişmemiştİbn Mübarek
Kitabu'l-Cihad'da ve Hakim rivayet et-* mistir. Hakim Müslim'in şartlarına göre
sahihtir demiş.[192]îbn
el-Mübarek Cuveybir[193]
tarikiyle Dahhak'tan[194]Allah'ın
(c.c):Hoşunuza gitmediği halde savaş üzerinize farz kılındı.(Bakara: 2/256)
sözü hakkında şunu rivayet etmiş: Savaş ayeti nazil olunca ondan hoşlanmadılar.
Ancak Allah azze ve celle savaş ehlinin sevabını, savaş ehlinin faziletini,
AHahu Teala'nın savaş ehli için hazırladığı hayat ve rızkı beyan edince, ya-kin
ehli hiçbir şeyi cihada tercih etmediler. Onu sevip ona rağbet ettiler. Öyle ki
Rasulullah (s.a.v) onları taşıyacak bir binek bulamadığını söyleyince ve infak
edecekleri bir şeyleri bulamayınca hüzünlerinden dolayı gözlerinden yaşlar
bo-şana boşana döndüler.[195]
(Tevbe 92'ye işaret ediyor.)Ömer b. Hattab (r.a) şöyle der:Sizin üzerinize üç
şey farz kılındı; hac umre ve cihad.[196]Makhul'den
onun kıbleye dönüp on defa yemin ettikten sonra "savaş üzerinizde vaciptir. Ve
isterseniz bunu daha da arttırırım" dediği rivayet edilir. Abdurrezzak Mu-sannaf
ında rivayet etmiş. "İsterseniz bunu daha da arttırırım" sözünün anlamı;
mutmain olmanız için yeminleri daha da arttırabilirim" demektir.[197]
0 yorum:
Yorum Gönder