Allah (c.c.) şöyle
buyuruyor:Müminlerden özür olmaksızın oturanlar ile Allah yolunda mallarıyla ve
canlarıyla cihad edenler eşit değildir. Allah mallarıyla ve canlarıyla cihad
edenleri oturanlara göre derece olarak üstün kılmıştır. Tümüne güzelliği vaad
etmiştir. Ancak Allah cihad edenleri oturanlara göre büyük bir ecirle üstün
kılmıştır. Onlara kendinden dereceler, bağışlanma ve rahmet vermiştir. Allah
bağışlayandır, esirgeyendir." (Nisa: 4/95-96)Kim
Allah yolunda savaşırken öldürülür ya da galip gelirse ona büyük bir ecir
vereceğiz." (Nisa: 4/74)İman edenler,
hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerin Allah
katında büyük dereceleri vardır. İşte kurtuluşa ve mutluluğa erenler
bunlardır. Rableri onları katından bir rahmeti bir hoşnutluğu ve onlar için
kendisine sürekli bir nimet bu- i.1 lunan Cennetleri müjdeler. Onda ebedi
kalıcıdırlar. Şüphesiz Allah büyük mükafat yanında olandır.(Tevbe: 9/20-22)Hiç
şüphesiz Allah müminlerden -karşılığındı onlara mutlaka Cenneti vermek üzere-
canlarını ve malları- | m satın almıştır. Onlar Allah yolunda savaşırlar.
Öldürürler veya öldürülürler. Bu Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da O'nun üzerine
gerçek olan bir vaaddir. Allah'tan daha çok ahdine vefa gösterecek olan kimdir?
Şu halde yaptığınız bu alışverişten dolayı sevinip müjdele-şiniz. İşte büyük
kurtuluş ve mutluluk budur."(Tevbe: 9/111)Ey iman edenler. Allah'a yardım
ederseniz Allah da size yardım eder. Ayaklarınızı sabit
kılar."(Muhammed:47/71)Mümin olanlar ancak o kimselerdir ki, onlar Allah ve
Rasulüne iman ettiler. Sonra hiçbir kuşkuya kapılmadan Allah yolunda mallarıyla
ve canlarıyla cîhad ettiler. İşte onlar, sadık olanların ta
kendileridir."(Hucurat: 49/15)Ey iman edenler, sizi acı bir azaptan kurtaracak
bir ticareti haber vereyim mi? Allah ve O'nun Rasulü'ne iman edersiniz,
mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Bu sizin için daha
hayırlıdır. Eğer bilirseniz. O da sizin günahlarınızı bağışlar. Sizi
altlarından ırmaklar akan Cennetlere ve Adn Cennetlerindeki güzel konaklara
yerleştirir. İşte büyük mutluluk ve kurtuluş budur. Ve seveceğiniz bir başka
nimet daha var. Allah'tan yardım ve zafer ve yakın bir fetihle müminleri
müjdele. Ey iman edenler, Allah'ın yardımcıları olun. Meryem oğlu İsa'nın
havarilere Allah'a yönelirken benim yardımcılarım kimlerdir? demesi gibi.
Havariler dediler ki: Allah'ın yardımcıları bizleriz. Böylece İsra-iloğullarmdan
bir topluluk iman etmiş bir topluluk da inkar etmişti. Sonunda biz iman
edenleri düşmanlarına karşı destekledik, onlar da üstün geldi." (Saf: 61/10-14)
Bu konuyla ilgili ayeti kerimeler çoktur. Şunu bil ki, Allah yolunda cihad
etmenin fazileti sınırlanmaz. Ve işte beni Allah'ın müyesser kılmasıyla bunu
fasıl fasıl açıklayacağım. Yardım istenilen sadece Allah'tır.Cihad; iman* Farz
Namazlar Ve Ana-babaya İylikten Sonra En Faziletli
Ameldir:
62-îbn
Mesud'dan (r.a.) şöyle rivayet edilmiştir: (s.a.v.): "En efdal amel hangisidir?"
diye sordum. Dedi ki:Vaktinde (kılınan) namazdır." Dedim ki:Ondan sonra nedir?"
Buyurdu ki:Ana-babaya iyiliktir." (Yine) ben:
"Bundan sonra hangisidir?" diye
sordum. (Yine) o|Allah yolundu cihadtır" dedi.[256]Hadisi
Buhari, Müslim ve başkaları rivayet etmiş.Yine hadiste cihadın farz namazlardan
sonra en faziletli amel olduğu varid oluştur. Ebu Katede şöyle dedi:Rasululîah
(s.a.v.) (bir gün) hitap etti. Onda cihattan bahsetti. Farz namazlar hariç
hiçbir şeyi (ameli) ona üstün kılmadı." Hadisi Ebu Davud rivayet
etmiş.İbnu'I-Mübarek Kitabu'l-Cihad'da Muaz b. Cebel'den Nebi'nin (s.a.v.) şöyle
dediğini hasen bir isnad ile rivayet e-der: Nebi (s.a.v.) şöyle
buyurdu:Muhammed'in nefsi elinde olana yemin olsun ki, farz namazlardan sonra,
Cennetin (kendisiyle) arzulanacağı, yüzün solup, ayağın tozlanacağı Allah
yolunda cihad gibi bir amel yoktur."Hadisin tümü -inşaallah- ileride
gelecektir.
63-Beyhaki
Sünen'inde İbn-i Ömer'den (r.a.) (onun) farz (namaz)lardan sonra en faziletli
ameli Allah yolunda cihad olarak gördüğünü rivayet eder. [257]Allah'a
İmandan Sonra En Faziletli Amel Allah Yolunda Cihaddır:
64-Ebu
Hureyre'den (r.a.) şöyle rivayet edildiği hayn'de sabit olmuştur:Rasulullah'a
(s.a.v.) amellerin en hayırlısı nedir?" diye soruldu:Allah'a ve Rasulü'ne
imandır." dedi. "Bundan sonra nedir?" diye sorulunca, "Allah yolunda cihaddır"
dedi. (Ve yine) "Bundan sonra hangisidir?" denilince: "Kabul olunmuş (bir)
haçtır" buyurdu(lar).[258]
Bu hadisi, kendilerine iyilik edeceği veya izin alacağı ebeveyni olmayan kişiye
veya farz-ı ayn olan cihada hamletmek gerekir. Çünkü bu ana-babaya iyilikten
Önce gelir.
65- Maiz'den
(r.a.) şöyle rivayet edilmiş. Nebi'ye (.a.v.): "En hayırlı amel hangisidir?"
diye soruldu. "Yalnız Allah'a iman (etmek), sonra cihad, ondan sonra da makbul
haçtır. Bunun diğer amellere üstünlüğü, doğu ile batı arası kadardır."[259]buyurdu.İmam
Ahmed bunu rivayet etmiştir. Onun adamları Sa-hih'in ricalidir. Maiz ise meşhur
bir sahabidir. Ancak nesebi zikredilmemiştir.Hafız İbnul Hacer: İbn Mende (veya
Menduh) onun nesebini zikrederek; "(Maiz) et-Temimi'dir. Basra'da iskan etmiş"
der. Ahmet ve Buhari et-Tarih'te Ebu Mesud el-Ceri-ri, Yezid b. Abdullah b.
eş-Şahir, o da Maiz'den tarikiyle hadisi tahriç etmişler. Ve ravileri sikadır
der.Buhari başka bir vecihle, Beğavi iki vecihten, Cerir'den, o da Hayyan b.
Umeyr'den, o da Maiz'den rivayet etmişler.[260]Bunun
diğer amellere üstünlüğü sözünün anlamı; yani iman cihaddan sonra, geri kalan
diğer amellere üstünlüğü demektir. Amellerin en efdalinin iman ve cihad olduğu
da hadislerde varid olmuştur.
66- Sahiheyn'de
Ebu Zer'den (r.a) rivayet edilmiş: "Amellerin en efdali hangisidir?" diye
Rasulullah'a
(s.a.v) sordum. Buyurdu ki:Allah'a
iman ve yolunda cihaddır." "Peki hangi köle azad etmek daha efdaldir?" buyurdu
ki: "Sahibinin yanında en değerlisi ve ücret bakımından da en pah al ısıdır.[261]
67- Müslim Sahih'inde Ebu Katade'den
Rasulullah'ın (s.a.v.) bir gün aralarında kalkıp şöyle dediğini rivayet
eder:Şüphesiz Allah yolunda cihad ve Allah'a iman amellerin en efdalidir."
dedi. Ebu Katade der ki:Bir adam ayağa kalkıp: "Ey Allah'ın Rasulü, eğer Allah
yolunda öldürülürsem bu, türri hatalarıma keffaret olacağını görmüyor musun?"
Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v):Evet" dedi.[262]
İman,
Savaş Ve Hac En Faziletli Amellerdir:
68- İbn Huzeyme ve İbn Hıbban'ın sahihlerinde Ebu
Hureyre'den (r.a) rivayet ettikleri bir hadiste, Rasulullah (s.a.v) şöyle
buyurmuştur:Allah indinde en efdal amel, içinde şüphe olmayan bir iman, ganimete
ihanet edilmediği bir savaş ve makbul olan hacdır.[263]
69- İbn Huzeyme
ve başkaları aynı şekilde Cabir'in hadisinden de rivayet
etmişlerdir.
70- İbn Asakir
ve başkaları da Amr İbnü'l-As'in hadisinden rivayet
etmişler.
71- Nesai Abdullah b. Habeşi[264]
hadisinden rivayet etmış.
72- Ubade b.
Samit'ten (r.a) rivayet edilmiş. O şöyle der:Ben Rasulullah'ın (s.a.v)
yamadayken, ona bir adam gelerek:Ey Allah'ın Rasulü, amellerin efdali
hangisidir?" diye sordu. Buyurdu ki:Allah'a iman, Allah yolunda cihad ve kabul
olunmuş hacdır." Adam arkasını dönünce:Sana bunlardan daha kolay olanı, yemek
yedirmek, yumuşak konuşmak, müsamaha göstermek ve güzel ahlaklı olmaktır."
Biraz daha uzaklaşınca:[265]Senin
için bundan da daha kolay olanı, Allah'ı sana karşı olan hükmünde itham
etmemendir" dedi.[266]Ahmed
ve Taberani iki isnadı ile rivayet etmişler ve hadis hasendir
demiş.
Cihad,
Ezandan Daha Faziletlidir:
73- Ebu Yala ve
başkaları Hüseyin b. Ali el-Cafi'den[267]
o da Hafs denilen bir şeyhten[268]
ve dedesinden[269]şunu
dediğini tahriç etmişler:Bilal (r.a) Rasulullah'ın (s.a.v) hayatında müezzinlik
etti. Ömer'in dönemi gelince ona müezzinlik etmedi. Ömer ona:Seni müezzinlik
yapmaktan alıkoyan nedir?" dedi. Bilal:Rasulullah'a (s.a.v) vefat edinceye
kadar müezzinlik ettim. Ebubekir'de vefat edinceye kadar müezzinlik ettim.
Çünkü o benim velinimetimdi. Rasulullah'ın (s.a.v) şöyle dediğini muhakkak ki
işittim:Senin yaptığın işten, Allah yolunda cihad etmekten başka daha efdal bir
amel yoktur." Bunun üzerine kendisi çıkıp cihad etti." Taberani benzerini
rivayet etmiş.[270]
74- Bilal'in
Ebubekir (r.a) döneminde yukarıda zikredilen hadisi delil getirerek ezanı terk
ettiği de rivayet edilmiştir.[271]Müellif
-Allah onu affetsin- der ki: Hafz diye zikredilen bu zat, İbn Ömer b. Sad'dır.
Dedesi Sad'dır..Nebi'nin (s.a.v) müezzinlerinden olan Sad'ul-Karz'dır.
Hafızlardan bir çoğu bunu söylemiştir. Sad'ul-Karz diye isimlendirilmesi karz
-debağ işlerinde kullanılan ağaç- ticaretiyle uğraştığın-dandi.Bilal (r.a) cihad
amacıyla Medine'yi bırakıp Şam'a gitti. Vefat edinceye kadar orada kaldı. Hicri
20 senesinde vefat etti. Dımeşk'te Kişan kapısında defnedildi. Bunu Va-kidi,[272]
bazıları da Halep'te defnedildiğini söylemişler.
Cihad,
Hacılara Yedirmekten Ve İçirmekten Daha Faziletlidir:
75- Numan b.
Beşir'den (r.a) şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasulullah'in (s.a.v)
minberinin yanındaydım. Bir adam:Ben müslüman olduktan sonra hiçbir amel
işlememiş olmama aldırış etmem, yalnız hacıları sulamam müstesna." Bir
başkası:Ben müslüman olduktan sonra hiçbir amel işlememiş olmama aldırış etmem,
yalnız Mescid-i Haram'ı tamir etmem müstesna." Başka biri;Hayır, Allah yolunda
cihad etmek sizin söylediğinizden daha efdaldir" dedi. Bunun üzerine Ömer
kendilerini men etti ve:Bugün cuma günüdür. Rasulullah'ın (s.a.v) minberi
yanında seslerinizi yükseltmeyin. Lakin ben Cuma namazı kıldıktan sonra içeriye
girer, sizin ihtilaf ettiğiniz hususu ona sorarım." dedi. Hemen arkasında Allah
-azze ve celle- şu ayeti indirdi:Hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram'ı
onarmayı Allah'a ve Ahiret gününe iman eden ve Allah yolunda cihad edenin
yaptıkları gibi mi saydınız? Bunlar Allah katında bir olmazlar. Allah zulmeden
bir topluluğa hidayet vermez.
(Tevbe: 9/19)[273]
Mutlak
Surette Cihad En Faziletli Ameldir:
76- İbn Asakir kendi isnadıyla Hanzala
el-Katip'ten[274]
tahriç etmiş. Der ki: Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle dediğini
işittim:Amellerinizin en hayırlısı cihaddır."
77- Taberani
Abdullah b. Muhammed'den[275]
Hafs'ın iki oğlu[276]
ve Ammar'dan[277]
onlar da babalarından, dedelerinden rivayet ederek derler ki:Bilal Ebubekir'e
(r.a) gelerek ona şöyle dedi: "Ey Allah'ın Rasulü'nün halifesi, Rasulullah'in
(s.a.v) şöyle dediğini işittim:Müminin yaptığı amellerin en efdali Allah yolunda
cihaddır." Ben de ölünceye kadar nefsimi Allah yolunda bağlamak istiyorum."
Bunun üzerine Ebubekr dedi ki:Ey Bilal! Bu söylediğini yapma. Allah'a yemin
ederim ki, yaşım ilerlemiş, kuvvetim zayıflamış ve ecelim yaklaşmıştır." Bunun
üzerine Bilal yerinde durdu. Ebubekr vefat edince, Ömer gelip Ebubekir'in ona
söylediğinin aynısını söyledi. Ancak Bilal kabul etmedi. Bilal bunu reddedince
Ömer:O zaman müezzinliği kim yapacak" dedi. Bilal: "Müezzinlik işini Sad'a ver.
Çünkü oRasulullah(s.a.v) döneminde Küba'da müezzinlik ediyordu" dedi. Bunun
üzerine Ömer müezzinlik işini ona verdi.[278]
78- Amr b.
Abese'den[279]
(r.a) şöyle dediği rivayet edilmiş: Bir adam;Ey Allah'ın Rasulü, İslam nedir?"
dedi. Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:Kalbinin Allah'a teslim olması,
müslümanların da dilinden ve elinden emin olmalarıdır." Adam:Hangi İslam daha
efdaldir?" deyince:İmandır" buyurdu.O zaman iman nedir?" dedi. Rasulullah
(s.a.v):Allah'a, meleklere, kitaplara, rasullere ve ölümden sonra dirilmeye iman
etmendir." buyurdu. Adam:Hangi iman daha efdaldir?" diye sorunca:Hicrettir"
dedi. Adam:Hicret nedir?" diye sorunca: Kötülüklerden uzaklaşmanda*." dedi.Peki
hangi hicret daha efdaldir?" diye sorunca:Cihaddır" buyurdu. Adam:Cihad nedir
diye sordu?"Karşılaştığında kafirlerle savaşmandır" buyurdu. Adam:Hangi cihad
daha efdaldir?" diye sorunca:Atı boğazlanan ve kanı akıtılan kişinin cihadıdır."
buyurdu.[280]Hadisi
Ahmed rivayet etmiş, ricali de sahihin ricalidir. Ayrıca, Taberani, Beyhaki ve
başkaları da rivayet etmiş.
79- Ebu Yala ve
Beyhaki'de Şuabul İslam'da onun benzerini Şam ehlinden isimlendirmedikleri bir
şahıstan, o da babasından, Rasulullah'in (s.a.v) bir adama şöyle dediğini
rivayet etmişler: Adama:Müslüman ol" dedi. Adam:slam nedir?" dedi. Ona
yukarıdakini zikretti. Ve: Hangi hicret daha efdaldir?" deyince:Cihaddır"
buyurdu. Dedim ki:Cihad nedir?" Buyurdu ki:Allah yolunda cihad etmen, düşman ile
savaşmaktan korkmaman ve ganimete hıyanet etmemendir.[281]Bak
Allah sana rahmet etsin, nasıl da Nebi (s.a.v) cihadı İslam'ın özü kılmış.
Allah yolunda şehadeti da cihadın özü ve en efdal çeşidi
saymıştır.
80- Ayşe'den
(r.a.) der ki:Ey Allah'ın Rasulü, görüyoruz ki cihad amellerin en ef-dalidir.
Cihad etmeyelim mi?"
"Sizin için en efdal cihad, makbul
hacdır.[282]
buyurdu. Buhari ve başkaları rivayet etmiştir.
81- Buhari'nin
başka bir tarikinde Aişe cihad için izin istediğinde Rasulullah
(s.a.v,):Cihadınız hacdır" buyurdu. Buhari bunu bayanların cihadı babında
zikretmiştir.[283]
82- İbn-i
Asakir'in bir rivayetinde Aişe'den bir kadın şöyle dedi:Ey Allah'ın Rasulü, ben
Kur'an'da cihaddan daha hayırlı bir amel göremiyorum. Bizler seninle beraber
çıkıp seninle beraber cihad etmeyelim mi?"Hayır" dedi. "Sizin için en hayırlı
cihad, makbul hacdır."Hadiste geçen 4Le künne' (Müennesler için gaibe siga-sı)
sizin için kelimesi bir çok yerde böyle geçmiştir. Manası: "Ey kadınlar, sizin
için cihadın en hayırlısı, makbul hacdır" demektir. Buna delalet Rasululîah'm
(s.a.v) "cihadınız hacdır" sözü teyid eder.Ayrıca
83- İbn
Huzeyme'nin sahihinde yine Aişe'den şöyle de-.diğini rivayet eder: Aişe der
ki:Ey Allah'ın Rasulü, kadınlara cihaddan bir şey var mı?" diye sordum.Onlara
içinde savaşma olmayan cihad var. O da hac ve umredir." diye buyurdu.[284]
84- Nesai ve
Beyhaki Sünenlerinde hasen bir isnad ile Ebu Hureyre'den (r.a), o da
Rasulullah'tan (s.a.v) şöyle dediğini rivayet etmişler:Yaşlı, zayıf, güçsüz ve
kadının cihadı; hac ve umredir.[285]
85- İbn Mace
Ümmü Seleme'den (r.a) merfu olarak şöyle rivayet etmiş:
Hac
tüm zayıfın cihadıdır.[286]
86- İbn Asakir
isnadıyla Mufaddil b. Fadile'den o da babasından şunu rivayet etmiş:Bir kavim
müminlerin emiri Abdulmelik b. Mervan'la görüşmek için izin alıp, çok hasta
olduğu halde yanına girdiler. Bunun üzerine dedi ki:
"Ahiretine yöneldiğim ve dünyaya
arka çevirdiğim bir anda geldiniz. Benim için umut verici amellerimi düşündüm.
Bunu da Allah yolunda yaptığım bir gaza olarak buldum. Ben bunlardan uzağım.
Sakın bizim bu kötü kapılarımızla onu söndürmeyiniz.[287]Müellif
(Allah onu affetsin) der ki: Abdulmelik tabiin ule-masındandı. Muaviye onu on
altı yaşındayken Medine'ye vali olarak atadı. Bunun üzerine gaza için
insanlarla birlikte gemiye bindi.Hatib Tarihul Bağdat'ta, Ebul Kasım İbn Asakir
Tarihul Dımeşk'te, Muhammed b. Fudayl b. Iyad'dan nakletmişler. Diyor ki: İbni
Mübarek'i rüyada gördüm. Dedim ki:Hangi ameli daha faziletli buldun?" Dedi
ki:
Yaptığın ameldir."Yani ribat ve
cihad mı?"Evet" dedi.Rabbin sana ne yaptı?" dedim:Rabbim ondan sonra mağfiret
olmayan bir mağfiretle mağfiret etti.[288]Fadl
b. Ziyad derki: Ebu Abdillah -Ahmed b. Hanbel-savaştan bahsedip ağlayarak şöyle
söylediğini işittim: "İyi işl[289]erden
ondan daha faziletli bir şey yoktur." Başkası da ondan şunu rivayet etmiş:
Düşmanla karşılaşmaya hiçbir şey denk olmaz. Savaşa bilfiil iştirak, amellerin
en efdalidir. Düşmanla savaşanlar, İslam'ı ve korusunu savunanlardır.
Dolayısıyla hangi amel ondan daha faziletli olabilir. İnsanlar güven içindeyken
onlar tedirgin ve korku içindedirler. Şüphesiz onlar canlarının en güzel şeyini
ortaya koymuşlar. Muğni'nin sahibi bunu zikretmiştir.[290]
Allah'ın
En Sevdiği Amel Cihaddir:
87- Abdullah b.
Selam'dan (r.a)[291]
şöyle dediğini rivayet etmiş: Rasulullah'ın (s.a.v) ashabından bir grupla
oturuyorduk. Bizler:Allah'ın en çok sevdiği ameli bilseydik onu yapardık"
dedik. Bunun üzerine Allah (c.c.) şu ayetleri surenin sonuna kadar
indirdi:Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı teşbih etmiştir, Ö üstün ve
güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyi neden
söylersiniz? Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah katında bir gazap olması
bakımından büyüdü. Şüphesiz Allah kendi yolunda sanki birbirlerine kenetlenmiş
bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever. (Saff: 61/1-4)Rasulullah
(s.a.v) da bunu bize okudu. Hadisi Tirmizi Beyhaki ve Hakim rivayet etmiş. Hakim
ikisinin Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir der.[292]
88- Beyhaki
Sünen'indeki bir rivayetinde, ashabdan bir grup:Rasulullah'a (s.a.v.) bir elçi
gönderip, bize Allah'ın en sevdiği ameli sorsak." Ancak ona bizden kimse
gitmedi. Ona bunu sormaya hazırlandık. Rasulullah (s.a.v) bu grubu teker teker
onların tümü bir araya gelinceye kadar çağırdı. Ve onlar hakkında Saff Suresi
nazil oldu. İbn Selam "Rasulullah (s.a.v) onun tümünü bize okudu" der. Yahya b.
Ebi Kesir de "Ebu Seleme surenin tümünü bize okudu" der.[293]
89- İbn Asakir
Ebu Hureyre'nin hadisinden tahriç etmiş-
90- İbn Mübarek
Süfyan'dan[294]
o da Muhammed b. Cuhade'den[295]
o da Ebu Salih'ten[296]
şöyle dediğini rivayet ederler. Onlar (ashabtan bir grup):Keşke Allah'ın en
sevdiği veya en faziletli ameli bilseydik." dedi. Bunun üzerine Allah (c.c.) şu
ayetleri indirdi:Ey iman edenler! Sizi acı bir azaptan kurtaracak bir ticareti
haber vereyim mi? Allah'a ve O'nun Rasulü'ne iman ederseniz, mallarınızla ve
canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Eğer bilirseniz bu sizin için daha
hayırlıdır. (Saf: 61/10-11)Ancak müslümanlar bundan hoşlanmadılar. Bunun
üzerine:Ey iman edenler yapmayacağınız şeyi neden söylersiniz? Yapmayacağınız
şeyi söylemeniz Allah katında bir gazab olması bakımından büyüdü." (Saff:
61/2-3) ayetleri nazil oldu.[297]
Mücahid
İnsanların En Faziletlisidir:
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:Ancak
Allah, cihad edenleri, oturanlara göre büyük bir ecirle üstün kılmıştır. Onlara
kendinden dereceler, bağışlanma ve rahmet vermiştir. Allah bağışlayandır,
esirgeyendir." (Nisa: 4/95-96)
91- Ebu Said
el-Hudri'den (r.a) rivayet edilmiş:Bir adam Rasulullah'a (s.a.v)
gelerek:İnsanların hangisi efdaldir?" diye sordu.Allah yolunda malı ile canı ile
cihad eden kimsedir" buyurdu. Ondan sonra kim ?" diye sordu. "Kuytulardan bir
kuytuda Rabbi olan Allah'a ibadet eden ve insanları kendi şerrinden azade
bırakan kişidir."
buyurdu.[298]Eş-Şibu;
iki dağ arasındaki açıklık ova, kuytu ve tenha yer anlamındadır. Nevevi der
ki:Amaç özellikle ova değildir. Aksine bundan kasıt, yalnızlık ve toplumdan
uzaklaşma, el etek çekmedir. Burada (şib) kuytu yerin zikredilmesi örnek
babındandır. Çünkü burası genelde insanlardan hali olur. Bu hadiste cihadın
insanlardan el etek çekip uzaklaşarak kendini ibadete vermekten daha efdal
olduğunu açıkça ifade ediyor. Allah'ın (c.c) şu ayetleri de bunu teyid
etmektedir:[299]Müminlerden
özür olmaksızın oturanlar ile Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad
edenler eşit değildir.(Nisa: 4/95)Bunun daha geniş izahı inşaallah daha ileride
gelecektir.
92- Ebu Umame'den (r.a) Rasulullah'm (s.a.v)
şöyle dediği rivayet edilmiş:İslam hörgücünün zirvesi Allah yolunda cihaddır.
Ona ancak onlardan efdal olan ulaşır[300]Taberani
AH b. Yezid311 o da Kasım'dan tarikiyle rivayet etmiş.[301]
Allah
Yolunda Cihada Denk Bir Amel Yoktur:
93- Ebu
Hureyre'den (r.a) şöyle denildiği rivayet edilmiş:Nebi'ye (s.a.v):Allah yolunda
cihad etmeye denk ne olabilir?" denildi.Sizin ona gücünüz yetmez" buyurdu.Bu
sözü kendisine iki veya üç defa tekrarladılar. Hepsinde:Sizin ona gücünüz
yetmez" buyurdu. Daha sonra: "Allah yolunda cihad eden kimsenin misali oruç
tutan, namaz kılan, Allah'ın ayetlerine bağlı kişi gibidir ki, ta Allahu
Teala'nm yolundaki mücahid dönünceye kadar ne oruçtan gevşer, ne namazdan."
buyurdu. Buhari ve Müslim rivayet etmiş.[302]
94- Buhari'nin
bir rivayetinde:Adamın biri Ey Allah'ın Rasulü! Bana cihada muadil olacak bir
ameli göster" dedi.
Bulamıyorum" buyurdular.
Ardından:Mücahid cihad için çıktığında sen de mescidine girip ara vermeden
namaz kılıp, aralıksız oruç tutmaya güç yetirebilir misin?" dedi. Adam:Kim bunu
yapabilir?" dedi.[303]
95- Ebu Hureyre
şöyle demiştir:Mücahidin atı ipiyle merada otlanırken bile ona iyilikler
yazılır.[304]Müellif
-Allah onu affetsin- der ki: Yüce gayeleri olan aşağılık niteliklerden uzak
nefislere ve dini şerefe haiz olan nebevi sohbete nail olmaları sebebiyle
ecirleri kat kat olan, her türlü kemalde önde olan her yüce makamda ictihad
mertebelerinde olan bu şahıslar cihada muadil bir ameli yapmaya güç
yetiremiyorlarsa, bizim gibi ictihadsız kişiler nasıl da sevinebiliriz. Nasıl da
aşağılık hakir amaç ve gayelerle azıcık amellere sevinip duruyoruz? Ona
karışan, riya ve İhlassızlık ile ondan kurtulmanın imkansız olduğu oyun ve
entrikalar işin cabası. Allah'ım ölüm gelmeden önce bizleri bu gafletten uyandır
ve yolunda cihad etmek için muvaffak et. Her hayır senden istenir. La havle vela
kuvvete illah billah.
96- Ebu Naim el-Hafız ve İbn Asakir, Said b. Ebi
Hi-lal'den[305]
o da Hadic b. Sufi el-Hacari'den, onun Ekder b. Hamam'dan şöyle dediğini
işittiğini tahriç etmişler: Bana Rasulullah'ın (s.a.v) ashabından biri şunu
haber verdi. Mes-cidun Nebevi'de bir gün oturup bir delikanlıya şöyle
dedik:Rasulullah'a (s.a.v) gelip ona cihada muadil amelin hangisi olduğunu sor."
O da ona varıp sordu. Rasulullah: "Hiçbir şey" buyurdu. İkincisinde gönderdik,
yine: "Hiçbir şey" buyurdular. Sonra şöyle dedik: "Eğer üçüncü sefer de hiçbir
şey derse sen de ona yakm nedir?" diye sor. Delikanlı ona varıp sorduğunda yine:
"Hiçbir şey" buyurdu. O zaman: "Ona yakm nedir ey Allah'ın Rasulü?" Bunun
üzerine: "Güzel kelam, daimi oruç, her yıl hac ve her bir amel de ona yakın
olmaz." buyurdu.
97- Yine İbn
İshak isnadıyla İshak b. İbrahim en Nehşi-li'den[306]
tahriç etmiş. O da bize Sad ki îbn Salt[307]
dır. Sevr b. Yezid'den[308]
o da Halid b. Madan'dan[309]
o da Ebu Gadi-İbrahim'in dedesidir. El-Cerhu ve't-Tadil 4/86.yeel-Müzeni[310]
şöyle dediğini rivayet etmiştir: Osman b. Af-van'm (r.a) minberde hutbe okurken
şöyle dediğini işittim: "Ey Medine ehli Allah yolunda cihaddan kendi nasibinizi
ve payınızı almaz mısınız? Şam, Mısır ve Irak ehlinden olan kardeşlerinizi
görmüyor musunuz? Allah'a yemin olsun ki sizin Allah yolunda çalışacağınız bir
gün bıkıp usanma ve iftar etmeden evinde geçireceği bir günlük çalışmadan daha
hayırlıdır."
Cihad
İtizalden Ve Kendini Sadece İbadete Vermekten Daha
Hayırlıdır:
Ebi Said'in -ki daha önce
geçmişti- hadisinde: "İnsanların en hayırlısı cihad eden mümin arkasından itizal
etmiş mümindir." (bu) vardı.
98- İbn Asakir
kendi isnadıyla Ebu Hureyre'den (r.a) Ra-suiullah'm (s.a.v) şöyle buyurduğunu
rivayet etmiştir.
"Size insanlardan en hayılı
dereceye sahib olanı haber vereyim mi? Allah yolundan atının ipini tutan
kişi-clir. Ondan sonra size insanların en hayırlısını haber vereyim mi? Sürüsü
olan bir adamın sürüsüyla insanlardan uzaklaşıp namazı ikame eden, zekatı
veren, Allah'a şirk koşmadan ona ibadet eden kişidir." Hadisi Müslim ve
başkaları rivayet etmiştir.
99- Ebu
Hureyre'den (r.a) şöyle rivayet edilmiş: Rasu-lullah'm (s.a.v) ashabından biri,
içinde tatlı su bulunan bir ovadan geçti.İnsanlardan el etek çekip buraya gelir
bu ovada ikame etsem? Ancak Rasulullah'dan (s.a.v) izin almadan bunu yapmam."
dedi. Bunu Rasulullah'a (s.a.v) anlatınca Rasu-îullah (s.a.v) şöyle buyurdu:Bunu
yapma, şüphesiz Allah yolundaki birinizin makamı evinde kılacağı ve yetmiş
yıllık namazdan daha efdaldir. Allah'ın sizi bağışlamasını ve Cennete koymasını
sevmez misiniz? Allah yolunda savaşınız. Kim iki süt
sağma arası kadar Allah yolunda
savaşırsa Cennet ona vacib olur.[311]Müellif
der ki: Savaşa teşvik için böyle denilmiş. Yoksa lafzın hakikati murad
değildir.
100-
Rasulullah'ın (s.a.v) şu sözü gibidir:Kim güvercindeki beyazlık kadar Allah için
bir mes-cid yaparsa Allah da ona Cennette bir ev yapar.[312]Güvercindeki
beyazlık kadar bir yerde insanın namaz kılabilmesi
imkansızdır.
İbn Habib'in[313]
İbn Rüşd'ten[314]
mukaddimelerinden şunu anlatmış: (Yukarıda 99 nolu hadiste geçen iki süt sağma
arasındaki zaman diye tercüme ettiğimiz tabir için) yani sütün içinde sağıldığı
zaman kadar.[315]
Buna göre murad lafzın hakitatidir ki, en güzeli de budur.Yukarıda geçen bu
hadiste cihadın ibadet için insanlardan uzaklaşmadan daha hayırlı olduğuna en
büyük delildir.Keşke bilseydim! Acaba ibadetinde, yemeğinin güzel oluşunda ve
insanlardan uzak olmasında bu sahabenin yerinde kim olabilir? Buna rağmen
Rasulullah (s.a.v) ona "yapma" demiş., Ayrıca onu cihada irşad etmiş. Sonra
bizden herhangi biri amellerinin azlığı ve güvensizliğine, çokluğundan
kendilerinden kurtulamayan hatalara, yasaklanan şeylerde serbest olan
organlara, ancak nehyedilen şeylerde ası olan nefse, halik tarafından bilinen
ve vesveselere, iflah olmaz niyetlerimize, inayet olmazsa kurtuluşu olmayan
tabiliklere rağmen nasıl da onu ter-kediyoruz. Sonra amellerin neticelerine
bakmak -ki bunlar tehlike ve büyük korku alanlarıdır- lazım. Said, Allah'ın
kendisini cihada muvaffak kıldığı ve cihadı kendisine müyesser kıldığı
kişidir. Şaki ise, korkup aldanan ve üzerinde ziyanın göründüğü kişidir.
Allahım cihadı bize, bizleri de cihada müyesser kıl. Hat vp fiillerinin revfik
vp beraberliğini sağla. Sen şüphesiz çok yakınsın, icabet
edensin.
101- Asasa b.
Seleme'den rivayet edilmiştir. Rasulullah (s.a.v) bir seferdeydi. Ashabından bir
adamı kaybetti. Onu bulup getirmelerinden sonra adam şöyle dedi:Dağda yalnız
kalıp ibadet etmek istedim." Rasulullah (s.a.v) buyurdu ki:Bunu yapma, sizden
biri de bunu yapmasın. Kimi İslam beldelerindeki sabırlı bir saat, tek başına
kılınan kırk yıllık namazdan daha efdaldir.[316]Beyhaki
Şiab'ta ve îbn Asakir rivayet etmiş. İbn Asakir gariptir demiş[317].Nasibin,
Nusaybin[318]
kadısı Abdullah b. Muhammed şöyle der: Bana Muhammed b. İbrahim b. Ebi Sekine
rivayet etti. Der ki: Abdullah b. Mübarek bu beyitleri Tarsus'ta331 bana
yazdırıp [319]
senesinde benimle beraber Mekke'ye Fudayl b. Iyad a gönderdi. Beyitler
şunlardır:Ey Harameyn in abidi, eğer bizleri görseydin,Şüphesiz ibadetle
oyalandığını bilirdin.Bazılarının yanakları yıkanıyorsa,Bizim boğazlarımız kanla
yıkanıyor.Yahut onun atı batılda yoruluyorsa,Bizimkilerin ise günün sabahında
yorulurlar.Miskin kokusu size olsun, bizim kokumuz da bize...Tırnakların tozu ve
duman bizim için daha güzeldir.Şüphesiz nebimizin sözü gelmiştir bize.O sahih
bir sözdür, yoktur içinde yalan.Hayır! Eşit olamaz! Allah'ın atlarının
burnundaki tozu ileTutuşan ateşin dumanı.Bu aramızda konuşan Allah'ın
kitabıdır,Şehid ölü değildir, bu da yalanlanamaz...Muhammed b. ibrahim der
ki:Fudayl ile karşılaşınca ona mektubu verdiğimde iki gözünden yaşlar aktı ve
"Ebu Abdirrahman doğru söylemiş" dedi. Bana da nasihatta bulundu.[320]Bir
sonraki bölümde cihadın itizal ve içtihada üstünlüğünü konu edinen hadisler
gelecektir.
Allah
Katında İnsanların En Hayırlısı Mücahiddir:
102- İbn
el-Mübarek, Tirmizi, Nesai ve İbn Hıbban İbn Abbas'tan(r.a.) şunu rivayet
etmişler: Onlar bir yerde otururlarken Rasulullah (s.a.v) çikageldi ve şöyle
buyurdu:Size insanlardan derecesi en hayırlı olanını haber vereyim mi?Evet ey
Allah'ın Rasulü" dediler. Buyurdu ki:Ölünce veya öldürülünceya kadar Allah
yolunda atının başını tutan kişidir. Ondan sonra geleni haber vereyim mi?"
dedi.Evet ey Allah'ın Rasulü" denilince;Issız bir yere çekilip namaz kılan,
zekat veren ve insanların şerrinden uzak durduğu kişidir. Size insanların en
kötüsünü haber vereyim mi?"Evet ey Allah'ın Rasulü" dedik.Allah ile isteyip de
vermeyen kişidir." buyurdu.[321]
104- Bu hadisin
İbn Mübarek tarafından rivayet edilmiş başka bir şekli ise şöyledir: Rasulullah
(s.a.v) Tebük'te bir gün insanlara konuşma yaparak:İnsanlar içinde atının başını
tutmuş Allah yolunda cihad eden ve insanların kötülüklerinden uzak duran ile,
bedevi bir kişinin -başka bir rivayette 'sürüsü içindeki adamın'- misafirini
ağırlayan ve onun hakkını veren kimsenin misali gibi bir misal yoktur.[324]
105- Ebil
Hattab'tan o da Ebu Said el Hudri'den rivayet etmiş. Rasulullah (s.a.v) Tebük
yılında sırtını hurma ağacına dayamış insanlara şöyle konuşuyordu:Size
insanların en hayırlısını ve en şerlisini haber vereyim mi? Âtının üzerinde,
devesinin üstünde veya ayakları üzerine kendisine ölüm gelinceye kadar Allah
yolunda çalışan kişi insanların en hayırlısı, facir olup Allah'ın kitabım
okuduğu halde hiçbir şeyinden çekinmeyen kişi de insanların en şerlisidir"[325]
buyurdu. Hadisi Nesai ve Beyhaki Sünen'lerinde rivayet etmişler.[326]
106- Ömer b. Hattab'dan (r.a) rivayet edilmiştir.
Bir gün Rasulullah'ın (s.a.v) yarımdayken adamın biri gelip şöyle dedi:Ey
Allah'ın Rasulü! Allah azze ve celle indinde nebi ve seçilmişlerden sonra en iyi
derece kimindir?" Rasulullah:O, atının sırtındayken veya gemini tutuyorken
kendisine ölüm gelinceye kadar, Allah yolunda malıyla ve canıyla cihad eden
mücahiddir" buyurdu.Sonra kimin ey Allah'ın nebisi?" Eliyle yere bir çizgi çizdi
ve:Bir köşede Allah azze ve celleye güzel ibadet eden insanların da şerrinden
uzak olduğu kimsedir." buyurdu.
"Bundan sonra Allah indinde
derecesi en kötü olan kimdir?" dedi.Allah'a şirk koşan kişidir"
buyurdu.
"Sonra kimdir?" deyince:Kendisine
otorite verildiği halde, insanlara zulmeden yöneticidir" buyurdu.[327]
Hadisi Abdullah b. el-Mübarek
rivayet etmiş. İsnadının ricali sıkadır.
107- İbn Asakir
isnadıyla Muhammed b. İshak'tan o da Abdullah İbni Ebi Necih'ten[328]
o da Mücahid'den, o da Ümmü Mübeşşir bintil Berra b. Maruf dan[329]
rivayet etmiş. Rasulullah'ın ashabına şöyle söylediğini
işittim:
"Size insanların en hayırlısını
haber vereyim mi?"Evet ey Allah'ın Rasulü" dediler.Allah yolunda atının
dizginlerini tutan kimsedir" buyurdu.Bundan sonra insanların hayırlısını size
haber vereyim mi?" deyince onlar:
"Evet ey Allah'ın Rasulü"
dediler.Sürüsü içinde olup namazını ikame eden, zekatını veren ve insanların
kötülüklerinden uzaklaşmış kişidir" buyurdu.
108- Yusuf b.
Yakub şeyhlerinden şunu rivayet etmiş: Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuş: Mücahidlere
eziyet etmekten sakınınız. Şüphesiz Allah, Nebi ve Rasuller için gazab ettiği
gibi, mücahid-ler için de gazab eder. O nebi ve rasullere icabet ettiği-gibi
onlara da icabet eder. Güneşin doğduğu ve battığı insanlar içinde Allah indinde
mücahidden daha üstün hiç kimse yoktur."Bunu Şifaus Sudur'da zikretmiş. İbn
Asakir'de Ali'nin hadisinden başka bir isnad ile rivayet etmiş. İnşaallah
ileride gelecektir.Mücahid'in Uykusu; Gece Namazından Ve Gündüz Orucundan,
Yemeği De; Sürekli Tutulan Oruçtan Daha Hayırlıdır:
109- Said b.
Mansur Sünen'inde Hasan b. Ebil Hasan rivayet etmiş. Rasulullah (s.a.v)
zamanında malı çok olan bir adam şöyle dedi:Ey Allah 'm Rasulü! Bana öyle bir
amel göster ki, onunla mücahidin Allah yolundaki ameline ulaşayım."Malın ne
kadar?" buyurdu.Altı bin dinardır" dedi. Bunun üzerine;Eğer onu Allah'a itaatte
infak edersen, bu mücahidin Allah yolundaki nalının tasmasının tozuna bile
ulaşmaz" buyurdu. Yine bir adam Rasulullah'a gelerek:Ey Allah'ın Rasulü,
mücahidlerin Allah yolundaki amellerine onunla ulaşacağım bir amel bana göster."
Bunun üzerine;Geceleri namaz kılar, gündüzleri de oruç tutarsan bu mücahidin
Allah yolundaki uykusuna bile ulaşmaz.[330]Müellif
-Allah onu affetsin- der ki: "Bu mürseldir. Birinci hadisi İbn Asakir, Osman b.
Ata el. Horasani, o da babasindan, o da Ebu Hureyre'den olan tarik ile rivayet
etmiş Ancak onda şöyle demiş:
110- "Eğer onu
infak edersen Allah yolunda kopan bir geme bile ulaşmaz." Bunu İbn Faris
söylemiştir.
111- İbn Ebi Şeybe Musannifinde hasen bir isnad
ile Makhul'den mürsel olarak rivayet etmiş. Bir adam Rasulullah'a (s.a.v)
gelerek şöyle dedi:Ey Allah'ın Rasulü! İnsanlar savaşıyor ancak beni engelleyen
bir şey var. Bana bir amel göster ki onunla onlara iltihak edeyim."Gece kıyamını
yapabilir misin?" Bunun üzerine:Yaparım" dedi.Gündüzleri de oruç tutabilir
misin?"Evet" dedi. Bunun üzerine:Geceni ihya etmen ve gündüzünü oruçla geçirmen
onların bir uykusu kadardır" buyurdu.[331]
112- İbn
el-Mübarek isnadıyla Safvan b. Selim'den[332]
Ebu Hureyre'nin şöyle dediğini rivayet eder:Sizden biriniz sağ kaldıkça geceleri
namaz kılmaya, gündüzleri de iftar etmeksizin oruç tutabilir mi?" Denildi ki:Ey
Ebu Hureyre kim bunu yapabilir? Dedi ki:Nefsim elinde olana yemin olsun ki,
mücahidin Allah yolundaki uykusu bundan daha hayırlıdır." Bu mevkuftur. Ancak şu
denilebilir: Bu tür sözler görüş ve ictihad olarak söylenmez. Onun yolu merfu
yoldur. Bundan sonra gelen hadisler onu destekler mahiyettedir. Allah en iyi
bilendir.[333]Müellif
der ki: Eğer bu onlardan uykuda olanın derecesi ise, acaba onlardan ayakta
olanın derecesi nasıldır? Eğer bu onlardan gafil olanın derecesi ise, acaba
bilfiil cihad edenin rütbesi nasıldır? Ve yine eğer bu onların ayakkabı ipinin
mertebe ve şerefi ise, acaba yaptıkları eylemlerin mertebesi ne olur? Şüphesiz
bu apaçık bir fazilettir. Bunun için çaba gösterenler paçalarını sıvasınlar. Onu
kaybeden ihmalkar ve acizler de ağlasınlar. Onun dışında ömrünü kaybedenler de
tafritte bulunanlar hüzünlensinler. Allahım kurtuluş sebeplerini bize göster ve
onu bize kolaylaştır. Rahmetin ve inayetinin gözüyle bize bak. Şüphesiz ömrü
uzat-maksızm kesersin ve sen her şeye kadirsin.
113- Ebu
Hureyre (r.a) Rasulullah'tan (s.a.v) şöyle işittiğini rivayet eder:Allah
yolunda cihad edenin misali -ki Allah yolunda cihad eden en iyi bilendir-
geceleri kaim, gündüzleri oruçlu, ibadetini huşu ile yapan, itaatkar, rükua
varan, secdeye varan kişinin, misali gibidir.[334]Hadisi
İbn el-Mübarek ve Nesai sahih bir isnad ile rivayet etmişler. Ayrıca sahiheynde
de mevcuttur.
114- İbni
Mübarek'in başka bir rivayetinde:Allah azze ve celle yolunda cihad eden
mücahidin misali, oruç tutan, Allah'ın ayetleri ile gece gündüz kıyamda olanın
misali gibidir.[335]
115- İbn Hıbban
Sahih'inde şeyhi Amr b. Said b. Sinan'ın hadisinden rivayet ederek der ki:[336]O,
gündüzleri oruç, geceleri de kıyam ederek seksen[337]yıl
gaza ederek ve murabıt olarak geçirdi."
116- Onun lafzı
da şudur. Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
"Allah yolunda cihad eden
mücahidin misali Allah'ın
onun ehline ganimet veya ecirlerle
dönderîr. Yahut onun canını alıp cennetine sokar. Dönderinceye kadar kesintisiz
oruçtutan, kıyam eden adamın misali gibidir.[338]
117- Numan b.
Beşir'den (r.a) Rasulullah'ın (s.a.v) şöyle dediğini rivayet eder:Allah yolunda
cihad eden mücahidin misali, döneceği zamana kadar gündüzünü oruç, gecesini
kıyam ile geçiren adamın misali gibidir.[339]
Hadisi Ahmed (ki bunun ricali
sahih ricalidir) Bezzar, Ta-berani ve başkaları rivayet
etmiş.
118- Said b.
Abdulaziz'den şöyle rivayet edilmiş: "Allah yolunda bir uyku, yetmiş hac ve bunu
müteakib yetmiş umreden daha hayırlıdır." Bunu Şifaus Sudur'da
zikretmiş.
119- Yine orada
Enes b. Malik'den (r.a.) Rasulullah'ın (s.a.v) şöyle buyurduğunu zikreder:Allah
yolunda yemek yiyen, onun dışında her zaman oruç tutan kimse gibidir."Müellif
der ki: "Allah yolunda cihad edenin misali geceleri kıyam, gündüzleri de oruç
ile geçiren kişi gibidir." diye Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği sözün anlamı
budur.
Oruç,
Kıyam Ve Zikre Devam Eden Kişinin Ameli, Mücahidin Amelinin Onda Birine Bile
Ulaşmaz:
120- Muaz[340]
b. Enes'den (r.a) bir kadının peygambere gelerek şöyle dediğini rivayete
eder:Kadın ey Allah'ın Rasulü! Ben namazda ve sair amellerimde kocama tabi
olurdum. Ancak o şimdi savaşta. Dolayısıyla bana Öyle bir amel göster ki,
onunla o dönünceye kadar onun ameline ulaşayım." Rasulullah ona şöyle dedi:O
dönünceye kadar oturmaksizın kıyam edip iftar etmeden oruç tutup bıkıp
usanmadan Allah'ı zikretmeye gücün yeter mi?" Kadın:Ey Allah'ın Rasulü buna güç
yetiremem" dedi. Bunun üzerine:Nefsim elinde olana yemin olsun ki, şayet buna
güç getirsen de bununla onun amelinin onda birine bile ulaşamazsın"
buyurdu.Ahmed Rişdin'den[341]
-ki onun yanında sıkadır- o da Sevban'dan[342]
o da Zeyan'dan[343]
o da Sehl b. Muaz'dan[344]Buradan
hareketle bu hadisin bu tarikle zayıf olduğu açıktır. Ancak Hakim'den gelen bir
sonraki hadisle hasen li gayrihi olur.[345]
121- Ancak
Hakim Said b. Ebi Eyyub[346]o
da Hayr b. Nu-aym'dan[347]
o da Sehl b. Muaz'dan, o da babasından olan tarik ile rivayet etmiş. Bu da
hasen bir isnaddır. Hakim onda bu senedi sahih bir hadistir der.[348]
Mücahidin
Cennetteki Derecesi:
Allahu Teala şöyle buyuruyor:Allah
cihad edenleri oturanlara göre, büyük bir ecirle üstün kılmıştır. Onlara
kendinden dereceler, bağışlanma ve rahmet vermiştir. Allah bağışlayandır,
esirgeyendir." (Nisa: 4/95-96)
122- Sahihi Buhari'de Ebu Hureyre'den (r.a)
Nebi'nin (s.a.v) şöyle buyurduğu rivayet edilmiş: .Kim Allah'a ve Rasulü'ne iman eder, namazı
kılar, zekatını verir ve Ramazan orucunu tutarsa, Allah'ın onu Cennete sokması
O'nun üzerinde bir haktır. O ister Allah yolunda hicret etsin ve isterse doğduğu
toprağında otursun." Dediler ki:Ey Allah'ın Rasulü! İnsanları bundan haber
edelim mi?" O şöyle buyurdu:Muhakkak ki Cennette yüz derece vardır. Allah
bunları Allah yolunda cihad edenler için hazırlamıştır. Her iki derece arası yer
ile gök arası kadardır. Allah'tan Cenneti dilediğinizde Firdevsi isteyiniz.
Çünkü o Cennetin ortası ve en yüksek Cennettir. Cennetin nehirleri ondan
fışkırır ve Rahman'in arşı da onun üstündedir.[349]
123- Sahih-i
Müslim'de Ebu Said el Hudri'den (r.a) Ra-surullah'ın (s.a.v) şöyle buyurduğu
rivayet edilir:Kim Rab olarak Allah'a, din olarak İslam'a ve Ra-sul olarak da
Muhammed'e razı olursa Cennet ona va-cib olur." Bu sözü Ebu Said tuhaf
karşılayınca;Ey Allah'ın Rasulü, o sözü tekrar bana söyle" dedi. Bunun üzerine
ona bu sözü tekrar söyledikten sonra şöyle buyurdu:Başkası da vardır ki, Allah
onunla kimi kullarını yüz derece şeklinde yükseltmiştir. Her iki derecesinin
arası yer ile gök arası kadardır."Nedir o ey Allah'ın Rasulü?"
deyince:
"Allah yolunda cihaddır" dedi.[350]
124- Cebele b.
Atiyye[351]
der ki: İbn Muhayriz'in[352]
yanında "Allah cihad edenleri, oturanlara göre büyük bir ecirle üstün
kılmıştır. Onlara kendinden dereceler..." (Nisa: 4/95-96) ayetini okudum. Dedi
ki:Bana ulaştığına göre ayetteki dereceler yetmiş derecedir. Her iki derece
arası eğitilmiş bir atın yetmiş yıl kadar ka-tettiği mesafe kadardır." Bunu
Abdurrezzak Musannaf'm-da sahih bir isnad ile rivayet etmiştir. [353]
125- îbn Asakir
Vazi b. Nafi'den[354]
o da Ebu Seleme'den o da Ebu Hureyre'den ve Ebu Umame'den (r.a) şöyle rivayet
etmiş: Rasullullah'ın (s.a.v) yanında cihad zikredildi. Bunun üzerine:Allah
yolunda cihad eden mücahidler için, yakuttan yapılmış yetmiş derece vardır. Her
iki derecesinin arası yer ve gök arası kadardır." buyurdu.Ebu Hureyre ve Ebu
Said'in hadisinde derecelerin yüz olduğu zikredilirken, burada yetmiş olarak
ifade ediliyor. Bunların arasını nasıl buluruz? şeklinde soracak olursan,
cevabımız şöyle olur:Vazi kendisiyle delil olmaz. Ebu Hureyre ve Ebu Said'in
hadisi sıhhat bakımından onlara hiçbir şey mukavemet etmez. Yetmiş dereceyi
ifade eden hadislerin sıhhatinde d,e mücahidlerin gaye ve ihlaslarındaki
derecelerinin farklılığına hamledilir. Onlardan kimileri yetmiş derece
yükselirken, kimileri de yüz derece yükselir.
Bu
Ümmetin Ruhbanlığı Ve Seyahati Allah Yolunda Cihaddır:
Allahu Teala canlarını ve
mallarını satın aldığı müminleri beyan ederken şöyle buyurmaktadır:Tevbe
edenler, ibadet edenler, hamd edenler, İslam uğrunda seyahat edenler.(Tevbe:
9/112)
126- Ebu
Zer'den rivayet edilmiş. Rasulullah'a (s.a.v):Bana tavsiye de bulun"
dedim.Allah'tan korkmayı tavsiye ederim, çünkü bu her şeyin başıdır"
buyurdu.Artır" dedim.Kur'an'ı oku, senin için bir azıktır" buyurdu.Artır ey
Allah'ın Rasulü" dedim.Cihad etmelisin, çünkü bu ümmetin ruhbanlığıdır"
buyurdu.Ey Allah'ın Rasulü, artır" dedim. "Miskinleri sev ve beraber otur"
buyurdu. "Ey Allah'ın Rasulü, artır" dedim. "Kendinden daha aşağıda olana bak.
Senden daha yüksekte olana bakma" dedi.[355]Bu
uzun hadisten özetti. Ahmed, Taberani, İbn Hıbban sahihinde ve Hakim rivayet
etmiş. Hakim isnadı sahihtirder. Sağir'de Ebu'ş-Şeyh
127- Taberani
es-Kitabu's-Sevab'ta kendi isnadlarıyla Leys'in tarikiyle[356]
o da Mücahid'den o da Ebu Said El Hudri'den (r.a) şunu rivayet etmiş: "Bir adam
Rasulullah'a (s.a.v) gelerek şöyle dedi: "Ey Allah'ın Rasulü bana tavsiyede
bulun." "Allah'tan korkmalısın. Çünkü tüm hayırların toplamıdır. Allah yolunda
cihad etmelisin. Çünkü o ınüslü-manların ruhbanlığıdır. Allah'ı zikredip
kitabını okumalısın. Çünkü o yerde senin için bir nur, gökte de bir zikirdir.
Hayır hariç dilini tut. Çünkü sen bununla muhakkak şeytana galip gelirsin.[357]
128- İbn Asakir
ve başkaları Ahmed b, Nasr tarikiyle bize Ahmed b. Bişr, Şebib'ten o da Enes b.
Malik'ten Rasu-lullah'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir:Hayra sebep olan, onun
faili gibidir. Her ümmetin bir ruhbanlığı vardır. Bu ümmetin ruhbanlığı da
şüphesiz Allah azze ve celle yolunda cihaddır.[358]
129- îbn el
Mübarek Zeyd el-Ami'den[359]
-sika oluşunda ihtilaf var- o da Ebu Iyas'tan[360]
o da Enes b. Malik'ten o da Nebi'nin (s.a.v) şöyle buyurduğunu rivayet
etmiştir:Şüphesiz her ümmetin bir ruhbanlığı vardır. Bu ümmetin ruhbanlığı ise
Allah yolunda cihaddır."[361]îmam
Ebu Abdullah el-Halimi şöyle diyor: "Ümmetimin ruhbanlığı cihaddır" sözünün
anlamı şudur: Hristiyanlar dünya işlerinden uzak kalıp onu terket-mekle
ruhbanlık yapıyorlardı. Allah yolunda nefsi harcayıp, ölmekten daha bir terk
daha bir uzak kalış olamaz. Yine bu ruhbanlar kimseye eziyet vermemek için,
ancak kilise ve manastırlarda köşelerine çekilebileceklerini iddia ediyorlar.
Halbuki batıl kişiyi batıl üzere terketmekten daha büyük bir eziyet nasıl
olabilir? Eğer ruhbanlık insanlardan eziyeti defetmek ise, cihad da
mücahidlerden en büyük eziyeti defetmek için yapılan bir müdafaadır. O zaman bu
da ruhbanlıktır. Ayrıca Hristiyanlann sandıkları gibi de değildir.[362]Müellif
-Allah onu affetsin- der ki: Başkasına eziyet etmekten korkan kişiye rahib
denilmesi az görünen bir şeydir. Yine hakikatte bunu amaçlayanlar da azdır. Ki
bunu hazırlayanlar, onlardan kemale ermek isteyen, uzlete devam etmekle,
batınları durulanan kişilerdir. Haliyle kendilerine nefsi emmarelerinin
gerçeklerine görünüp, insanlara karışınca da kendilerinden onlara ulaşacağı
eziyet ve şerri görünce, yırtıcı köpeğin hapsedilişi gibi kendilerini kilisede
hapsettiler. Şayet sadece bunlara rahib deniliyorsa bunlardan binde bi-rinİn
ancak ihlaslı olduğunu görmemizin nedenini de anlıyoruz.Genellikle rahib
başkasından korkan anlamında kullanılır. Ortaya çıkan şudur; rahip Allah'tan
korkunca ona ibadette oldukça çaba gösterir. Ayrıca insanların onu ibadetten
uzaklaştırıp, kendisine Allah'ın kızmasına ve onu kapısından kovmasına sebep
olmalarından korktuğundan dolayı onun bu fiiline ruhbanlık denilmiş. Mücahid de
aynen böyledir. Allah'tan korkunca emirlerine sarılmış, cihadı ter-kettiğinde
ise kafirlerin kendisini ve diğer müslümanları istila edeceklerinden
korktuğundan onlarla savaşa ve onlan defetmeye koşmuş. Onun bu fiiline
ruhbanlık denilmiştir.Şu da ihtimal dahilindedir: Ruhbanlık insanlardan el etek
çekip, dağların zirvelerinde ve kiliselerde ikame etmek, Allah'tan korktuğundan
dolayı şehvetleri terketmek, onun alışık olduğu hallerden uzaklaştırmak ve ağır
olan işlere onu zorlamak şeklinde nefisle mücadeleden ibaret ise cihad da o
zaman ruhbanlıktır. Çünkü cihad Allah'tan korkmaktan dolayı nefsi çeşitli nahoş
şeylere maruz bırakma, telef olabilecek yollarda onu harcama, işi uzatmadan kem
küm etmeden onu alıcısına teslim etmeden ibarettir.Yukarıda zikredilenlere
yakın olarak şu denilebilir: Ruhbanlık nefse en ağır gelen şeyi taşımaktan
ibaret olduğuna göre, cihad da ruhbanlıktır. Çünkü cihad, nefse en ağır gelen
mal ve canı harcamadır. Diri kalmakla birlikte, nimetlerin bir kısmına el
uzatmakla nefsiyle cihad eden ile, hayatının sebebi de olsa onu feda etmeye
hırslı olan arasındaki fark ne kadar da büyüktür. Allahım! Ey merhamet
edenlerin en merhametlisi! Faziletinle bunu bize nasip
et.
130- İbnül
Mübarek İbn Lehia'dan[363]
rivayet etmiş. O da Umare b. Gaziye'den[364]
bana şunu rivayet etti; Rasulul-lah'ın (s.a.v) yanında seyahatten bahsedildi.
Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v) şöyle dedi:Allah bunu bize Allah yolunda cihad
ve her yüce iş için de tekbir getirmekle değiştirdi." Bu hadis mürseldir. İbn
Lehia'da bir beis yoktur.[365]
131- Ebi Umame'den rivayet edilmiştir: Adamın biri
seyahat etmek için Rasulullah'tan (s.a.v) izin istedi. Bunun üzerine şöyle
buyurdu:Ümmetimin seyahati Allah azze ve celle yolunda cihad etmektir.[366]Hadisi
Ebu Davud Hakim ve Beyhaki Sünen'inde rivayet etmişler. Hepsi de Kasım Ebu
Abdurrahman ve Umame tarikiyle rivayet etmişler. Hakim isnadı sahihtir. Hafız
Ab-dulhak el-İşbili'de[367]
Ahkam'ında[368]bu
hadisi zikretmiş ve ayrıca onu sahih de görmüş derMüellif -Allah onu affetsin-
der ki: Seyahat maddeden kaçış amacıyla yeryüzünde gezip ibretli gözlerle
eserlere bakmak olduğuna göre, Allah yolunda cihada da seyahat denilmiştir.
Çünkü bu vücuddan kaçıp iman ayakları ve mevcudu tasdik ile mabuda bir
yürümedir. Ayrılık aleminden çıkıp insaflı gözlerle nefsi satıcısına teslim
etmektir. Nefsini dinlendirmek için yürüyen ile onu telef etmek için çaba
gösterenler arasında fark vardır. İşte gerçek seyahatçi budur. Ve apaçık bir
karla nefsini satıp büyük kazanç sağlayan satıcı da budur.
İslam'ın Zirvesi Allah Yolunda
Cihad Etmektir:
132- Muaz b.
Cebel'den (r.a) şöyle dediği rivayet edilmiştir: RasuluIIah (s.a.v.) ile
birlikte Tebük gazvesindeydik.Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:Dilersen sana
işin başını omurgasını ve hörgücü-nün zervisini haber vereyim."Evet Ey Allah'ın
Rasulü" dedim. Şöyle buyurdu:İşin başı İslam'dır. Omurgası namaz, hörgücünün
zirvesi de cihaddır."Hakim bunu böyle muhtasar rivayet etmiş ve "şeyheynin
şartlarına göre de sahihtir" der. Ahmed, Tirmizi (ayrıca Tirmizi onu sahih
görmüş) Nesai, İbn Mace ve başkaları da uzun haliyle rivayet etmişler.[369]
133- Taberani el-Kebir'de Ali b.Yezid tarikiyle
Ka-sim'dan o da Ebu Umame'den o da Nebi'nin (s.a.v) şöyle dediğini rivayet
etmiş:
"İslam
hörgücünün zirvesi Allah yolunda cihaddır Ona ancak efdalleri
ulaşır."
134- Yine Taberani el-Kebir'de Muhammed b.
Sele-me'den[370]
o da Ebu Abdirrahim'den[371]
o da Ebu Abdulme-lik o da Fudale b. Ubeyd'ten[372]
rivayet etmiş. Fudale der ki:Rasulullah'in (s.a.v) şöyle dediğini işittim:
"İslam düşük, yüksek ve çardak olmak üzere üç evdir. Düşük olan İslam'dır. Ona
insanların avamı girmiştir. Kime sorsan ben müslümanım der. Yüksek olan
amellerinin üstünlüğüdür. Çünkü bazı müslümanlar bazısından daha efdaldır.
Yüksekça odalara gelince bu Allah yolunda cihaddır. Ona ancak en efdalleri
erişir.[373]Müellif
-Allah onu affetsin- der ki:İslam'ın işin başı olması şundandır; ameller ancak
onun varlığıyla sıhhat bulur. Baş gidince, ameller başsız ceset gibi ölü
olurlar. Bu nedenle bu gibi durumlardaki ameller, ahi-rette saçılmış toz
zerreleri gibi olurlar. Namazın dinin direği oluşu ise çadırın direğine
benzetilmesindendir. Çünkü ki-Şİnin amellerinden hesaba çekileceği ilk amel,
namazın ika-mesidir. Aynı şekilde çadırda dikilen ilk şey direklerdir. Aynı
şekilde namaz reddedilirse kişinin geri kalan amelleri de
reddedilir.
135- Hadiste
varid olduğu üzere bu böyledir. Nitekim çadırın direği böyledir, dikilirse
çadır yükselir ve eğer indirilirse çadır da iner. Yine çadırın direkleri
dikilmedikçe bu çadır dikilmez, soğuktan ve sıcaktan insanları engellemez. Aynı
bunun gibi namaz da ikame edilmedikçe, İslam sabit olmayacağı gibi kanın da
akıtılması engellenemez. Cihadın devenin hörgücüne teşbih edilişine gelince
çünkü hörgücün zirvesine -ki en yüksek noktasıdır- devenin hiçbir azasının
muadil olamayacağı cüzüdür. Aynen bunun gibi, cihada da İslam'ın hiçbir ameli
denk gelmez. Bunu da şundan anlıyoruz:Allah yolunda cihada ne muadil gelir?"
diye Rasulul-lah'a (s.a.v) sorulduğunda:Bulamıyorum[374]
başka bir rivayet te de: "Ona güç yetîremezsiniz"[375]
buyurmuştur. Bu benim an-ladiğımdır. Nebi'nin (s.a.v) ne murad ettiğini ise en
iyi bilen Allah'tır.Şu da muhtemeldir: Deve inşam taşıyıcı ve amaçladığı yere
ulaştırıcı olduğuna göre, Hanif dini de buna benzetilmiştir. Çünkü bu da mümini
dünyevi seferinden, ilk vatanına ulaştırır. Sonra (s.a.v) İslam'ı -ki şehadeti
telaffuz etmedır- devenin başına benzetmiştir. Görmek veya ellemek ile devenin
başına herkes ulaştığı gibi, herkes İslam'a da ulaşabilir. Cihadın hörgüce
benzetilmesine gelince, çünkü ona ancak malda ve imanda ilerde olan mümin
erişir. Nebi'nin (s.a.v):Ona ancak en efdali ulaşır.[376]
buyurduğu gibi. Şu da muhtemeldir. Nebi'nin (s.a.v) cihadı hörgüce benzetmesi
şundandır: Hörgücünün zirvesinde tırmanıp çıkan, devenin geri kalan tüm
parçalarına hakim olmuş olur. Aynı şekilde Allah'ın kendisini cihad ile
rızıklandırdığı kişiye de İslam'da olan tüm faziletlere eriştirmiş olur. Çünkü
mücahidin uykusu, nafakası, nöbet tutması, korkusu, susaması, açlığı,
hareketleri vs. hepsi de ecirdir. Allahu subhanehu en iyi bilendir.[377]
Mücahidin
Evinden Çıkıp Dönünceye Kadar Allah'ın Kefaleti Ve Himayesinde Olduğu Veya
Öldürülüp Cennete Gireceği:
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:Bizim
uğrumuzda cihad edenlere, şüphesiz yollarımızı gösteririz. Gerçekten Allah
ihsan edenlerle beraberdir."(Ankebut: 29/69)Süfyan b. Uyeyne der ki: İnsanların
ihtilafa düştüklerini gördüğünde; mücahidlerle ve sınırlarda bekleyip orayı
koruyanlarla beraber ol. Çünkü Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:Onları hidayet
ederiz/onlara (yollarımızı) gösteririz..." buyurmaktadır.[378]
136- Ebu
Hureyre'den Rasulullah'm (s.a.v.) şöyle dediği rivayet edilmiştir:Allah kendi
yolunda cihad eden, evinden kendisini onun yolunda cihadla onun kelimesini
tasdikten başka hiçbir şey çıkarmayan kimseyi cennete koyacağına yahut evine,
kazandığı ecir veya ganimetle beraber döndüreceğine kefil olmuştur.[379]
137- Müslim'de
aynısını rivayet etmiş.[380]
138- Nesai'nin
bir rivayetinde,Allah kendi yolunda sadece bana iman ve yolunda cihad etmek
için çıkan kimseyi kefil olmuştur .Hangi şekilde olursa olsun -vefat veya
öldürme- ve nerede olursa olsun onu cennetime koymayı veyahut içinden çıktığı
evine kazandığı ecir veya ganimetle beraber döndüreceğine kefil olurum.[381]Hadiste
geçen "Allah kefil olur" ifadesi Müslim'in başka rivayetlerinde "Allah garanti
eder, üstüne alır" olarak geçer. Onun manası 'Allah Teala fazl ve keremiyle ona
cen-' neti vacip kılar" dır.[382]İmam
Takiyyuddin İbn Dakik el İydi Umde'nin şerhinde şöyle der: Kefalet ve
daman/garanti burada Allah Teala-dan bu vaadin/sözün gerçekleşmesidir. Kefalet
ve garanti kefalet edilen ve garantilenen hususlar için pekiştirilmişler.
Bunun gerçekleşmesi o ikisinin gereklerindendir. [383]
139- İbni Mace
ve İbni Asakir Ebu Said el-Hudri'nin Ne-bi'nin şöyle dediğini tahric
etmişler:Allah yolunda cihad eden kimse, Allah'ın şu garantisi altındadır.
Allah ya onu mağfiret ve rahmetine katar veya onu sevap ve ganimetle (evine)
dönderir.[384]
140- İbni
Asakir kendi isnadıyla Ebu Malik el-Asari'den Rasulullah'm (s.a.v.) şöyle
dediğini işittiğini tahric etmiş:Kim Allah'ın rızasını kazanmak, sözünü tasdik
etmek ve Rasulune iman etmek amacıyla Allah yolunda çıkarsa, Allah bu kişiye
kefildir. Allah onu orduda ya istediği şekilde öldürür ve cennetine koyar, veya
Allah'ın himayesinde nail olduğu ecir veya ganimetle onu (evine) dönderinceye
kadar seyahet eder."Ecir veya ganimetle.." sözünden kimileri ecrin ganimetle
bir araya gelemeyeceğine vehmedebilir. 3u öyle değil. Bilakis anlamı şöyledir.
Allah Teala onu ganimet hasıl olmasa da kamil bir ecirle veya ecir ve ganimetle
(evine) dönderir. Ecrin ganimetle de hasıl olduğunu şu hadis te te-yid
eder.
141- "Gaza ederek ganimet alan ve selametle kalan
hiçbir ordu veya seriyye yoktur ki; ecirlerinin üçte ifci-sini peşin almış
olmasınlar.[385]
Ebu Malik, Ebu Hureyre ve başkalarını hadislerinde geçen ev edatı vav
anlamındadır. Aynısı 139 nolu hadiste de geçmişti. Yine aynısı altıncı bapta
Sahihayn'ın ve Ebu Davud'un Ebu Hureyre'den rivayet ettikleri hadiste de
gelecektir.Ebu'l-Velid İbn-i Rüşd Mukaddimat'ında şöyle der: "Buradaki ev vav
anlamındadır. Çünkü ganimet ecre mani değildir. Onu yok etmiyor. Ev burada asıl
anlamı üzere de olabilir. Buna göre manası şöyle olur:ganimet olmadan sadece
ecirle veya ecirle beraber ganimetle (evine dönderir.)[386]
İmam İbnu Dakik "Bu takdirde bir
beis yoktur" der.[387]
142- İbni Ömer
Rasulullah'm Rabbinden şöyle rivayet ettiğini rivayet ederler:Kullarımdan
herhangi birisi rızamı kazanmak amacıyla yoluma mücahid olarak çıkarsa ben ona
onu döndürdüğümde ecir ve ganimetle döndürmeyi, canını aldığımda da onu
bağışlamayı garantilerim."Nesai rivayet etmiş. Ayrıca bunu İbni Asakir'de tahric
etmiş ancak sonunda onun canının aldığımda mağfiret edip, rahmet eder ve
cennete koymayı garanilerim" cümlesini de söylemiş.[388]
143- Muaz b.
Cebel Rasulullah'dan şöyle rivayet etmiştir:Allah yolunda cihad edene Allah
kefildir hasta olarak dönene Allah kefildir. Sabah veya akşam mecide gidene
Allah kefildir. Bir imamın yanına gidip tazir olana Allah kefildir, evinde
oturup hiç kimsenin gıybetini- yapmayana Allahkefildir.[389]İbni
Huzeyme ve İbn-i Hibban sahihlerinde rivayet etmişler.
144- Yukarıdaki hadisi Ebu Davud, Ebu Hureyre'nin
hadisinden rivayet etmiş.[390]
145- Sahabeden bir cemaatten bu hadis rivayet
edilmiş.[391]
146- İbni
Asakir Bişr b. Numeyr[392]
tarikiyle tahric etmiş. O da Kasım Ebu Abdirrahman Ebu Umame'den o da
Rasulullah'm (s.a.v.) şöyle dediğini rivayet etmiş:Allah üç kişiye kefildir:
Allah yolunda (cihad etmek için) ayrılana, Allah'ın yolunda olduğu müddetçe
Allah ona kefildir. Onu vefat ederse (canını alırsa) rahmetine koyar, yoksa onu
(evine) dönderir."
147- Ebu
Hureyre Rasulullah'm (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet eder:Üç sınıf insan var
ki onlara yardım etmek Allah'ın üzerinde bir haktır: Allah yolunda cihad eden
mücahid, azadlık parasını vermek isteyen mukatib ve iffeti isteyip evlenen
kişi.[393]Abdurrezzak
sahih bir isnad ile rivayet etmiş, Tirmizi ay-! rica sahihtir demiş. İbni Hibban
ve Hakim rivayet etmiş. Hakim Müslim'in şartlarına göre sahihtir demiş.Müellif
der ki: Allah'ın mücahid savaşçıya yaptığı yardımlardan biri de Buhari'nin
Sahihinde mücahidin (savaşçının) diri veya Ölü olarak malına olan bereketi
babında zikrettiği şeylerdir.
148- Abdullah
b. Zubeyr'den rivayet edilmiş: Cemel günü (savaş için) Zubeyr durduğunda beni
çağırdı. Ben de yanına durdum. Bunun üzerine şöyle dedi:Bugün ancak zalim veya
mazlum Öldürülür. Bana Öyle görünüyor ki ben sadece mazlum olanı Öldüreceğim, en
büyük kaygım borçlarımdır. Acaba borçlarımız Ödense malımızdan geriye bir şey
kalır mı? Oğulcuğum malımızı sat ve borçlarımı öde. Borcu ödedikten sonra
malımızdan bir şey i artarsa onun üçte biri çocuğun için" (olsun.) Der ki,
borçlarının ödenmesini) bana vasiyet edip şöyle dedi:Onda (onu Ödeme hususunda)
bir sıkıntın olursa onu ödemekten aciz olursan onda benim mevladan yardım iste."
(oğlu) der ki:Allah'a yemin olsun ki ona şunu demedikçe onun ne istediğini
anlamadım:Babacığım mevlan kim?"
"Allah"tırdedi.Allah'a yemin olsun
ki onun borçlan hususunda bir sıkıntıya girmedim ondan Öde derdim. O da
öderdi."Zübeyr de öldürüldü. Arkasında Medine'de on bir evi " Basra'da iki, Kufe'de bir ve Mısır'da bir
evi vardı. Devamla der ki: "Üzerindeki borçları şöyle olurdu. Adamın biri
yanma gelir, malını (emanet olarak)bırakmak ister. Bunun üzerine Zübeyir ona
şöyle der:Hayır. Bu ancak seleftir. Çünkü ben onun kaybolmasından korkarım. O
hiçbir zaman emirliği üstlenmedi, haraç toplamadı Rasulullah, Ebubekir, Ömer ve
Osman'ın beraberinde savaşa girer iken ancak (ganimeten) bir şey
alırdı."Abdullah b. Zübeyr der ki: "Onun üzerindeki borcu hesapladım. Baktım
iki milyon ikiyüzbindir."Hakim b. Hizan Abdullah b. Zübeyr ile
karşılaştı.
"Ey kardeşimin oğlu kardeşimin ne
kadar borcu var?" Asıl rakamı gizleyipyüzbindir" dedi. HakimVallahi malınızın
buna yeteceğini sanmıyorum" dedi. Abdullah onaiki milyon ikiyüzbin" olduğunu
söylesem ne dersin."
"Buna güç yetirebileceğinizi
görmüyorum." dedi.Zübeyr bir araziyi yüz yetmişbine almıştı. Abdullah onu bir
milyon altıyüz bine sattı. Sonra kalkıp şöyle dedi:Zübeyr'in üzerinde kimin
hakkı varsa bahçe ile (bizimle) hakkını alsın. (Burada) kıssayı zikreder. [394]İbni
Zubeyr onun borçlarını ödemeyi bitirice Zubeyr'in çocukları mirasımızı aramızda
bölüştür" dediler. Abdullah:Dört sene mevsimde Zubeyr'in üzerinde borcu olan
varsa'gelsin ödeyelim, diye duyurmadıkça vallahi onu (aranızda) taksim etmem"
dedi.Her sene mevsimde duyurma işlemini yapıp dört sene yapınca aralarında
taksim etti. Zubeyr'in dört hanımı vardı. Üçte birinin üçte birini kaldırdıktan
sonra her bir hanımına bir milyon iki yüzbin düştü. Malının tümü ellimilyon
ikiyüzbin idi. Allah en iyi bilendir.Ayrıca Allah yolunda savaşıp daha sonra
senesinde vefat edenin cennete gireceği gelen haberler
arasındadır.
149- İbni Asakir kendi isnadıyla tahric
etmiştir...Ebu Said el-Hudri Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle dediğini rivayet
etmiştir:Kim hac eder veya umre yapar ve senesinde vefat ederse cennete girer.
Kim Ramazan orucunu tutar ve ölürse cennete gier ve kim savaşır ve yılında
Ölürse cene-te girer."Allah Teala'nın Bir Garantisi (Kefilliği) De Yolunda
Mücahid Olarak Çıkan Kişiyi Kayıp Ve Perişan Bir Şekilde Bırakmaması, Aksine
Lutfuyla Ona Yardım Eder, Faziletiyle Sıkıntısını Giderir Ve Rahmetiyle De
Duasına İcabet Eder:
150- Müslim'in
Sahih'inde rivayet ettiği bu cümledendir: Cabir b. Abdullah'tan rivayet
edilmiş. Cabir şöyle demiş:Rasulullah (s.a.v.) bizi gönderdi. Üzerimize de Ebu
Ubeyde'yi komutan tayin etti. Kureyş'in bir kervanı ile karşılaşacaktık bize
azık olarak bir dağarcık kuru hurma verdi başkasını bulamadı. Ebu Ubeyde bize
birer hurma veriyordu. (Ebu'z-Zübeyr) diyor ki:Ben, bununla ne yapıyordunuz?"
diye sordum.Onu çocuğun emziği emdiği gibi emiyor; sonra üzerine su içiyorduk.
Bu bize o gün geceye kadar yetiyordu. Bir desopalarımızla selem ağacının
yaprağını silkiyor sonra onu su ile ıslatarak yiyorduk" dedi. (Ve devamla)
şunları söyledi:Deniz boyuna gittik derken denizin boyunda bize yüksek kum
tepesi şeklinde bir şey yükseldi. Ona vardık. Bir de ne görelim balina denilen
hayvan!. Ebu Ubeyde:Bu leşdir", dedi. Sonra: "Hayır, biz Rasulullah'ın
elçileriyiz ve Allah yolundayız, siz zorda kaldınız. Binaenaleyh yeyin!" dedi.
Artık onun yanında bir ay kaldık, üçyüz kişi idik. Hatta semizlendik. Vallahi
kendimizi onun gözünün içinden testilerle iç yağı aldığımızı görmüşümdür. Ondan
Öküz gibi (yahut Öküz kadar) parçalar kesiyorduk. Gerekten Ebu Ubeyde bizden
onüç kişi alarak bu hayvanın gözünün içine oturttu. Onun kaburgalarından bir
kaburga alarak dikti. Sonra beraberimizdeki en büyük deveyi semerledi ve deve
onun altından geçti. Onun etinden et haşlamaları yaptık. Medine'ye geldiğimiz
vakit Rasulullah'a (s.a.v.) giderek onu kendisine anlattık da Rasulullah:O
Allah'ın sizin için çıkarttığı bir rızıktır. Yanınızda onun etinden bir şey var
mı? Bize de tattırın.buyurdular. Bunun üzerine Rasulullah'a (s.a.v.) ondan bir
parça gönderdik; o da yedi.[395]
151- Başka bir
rivayette de şöyie demiş: Rasulullah bizleri üçyüz süvari olarak gönderdi.
Komutanımız da Ebu Ubeyde b. Cerrah idi. Kureyş'in bir kervanını gözetiyorduk.
Bu sebeble sahilde yarım ay kaldık. Şiddetli bir açlığa maruz kaldık. Hatta
silkilmiş yaprak yedik. Bundan dolayı
(ordumuza) yaprak ordusu denildi derken deniz bize balina denilen bir
hayvan attı. Ondan yarım ay yedİk.[396]
152- Başka bir
rivayette Rasuhıllah ile yürüdük. Bizden her adamın günlük yiyeceği bir hurma
idi. Onu emer sonra elbisesinin içine koyardı. Yaylarımızla yaprak silker de
yerdik. Hatta dudaklarımız yara oldu. Yemin ederim ki bir gün yanlışlıkla bizden
birine hurma verilmedi de (takat-sizlığından) onu kaldırmaya gittik ve kendisine
hurma verilmediğine şahidlik ettik. Bunun üzerine ona hurma verildi. Adam
kalkarak onu aldı.[397]
153- Başka bir
rivayette: Derken deniz sahiline vardık. Deniz bir dalgalandı ve bir hayvan
attı. Biz bu hayvanın yansı üzerine ateş yaktık. Yemek pişirdik kızartma yaptık
ve doyuncaya kadar yedik. Cabir demiş ki ben filan ve filan (beş kişiyi saymış)
bu hayvanın göz kemiğinin içine girdik. Bizi kimse göremiyordu. Nihayet çıktık
ve onun kaburgalarından bîr kaburga kemiği olarak eğrittik. Sonra kafiledeki en
büyük adamı en büyük deveyi ve en büyük örtüyü "getirttik. Onun altına girdi de
başını bile eğmedi.[398]Müellif
der ki: Bu hadis "zorda kalanın ölü (leş)den doyuncaya kadar yiyebileceği ve
kendisine kaldırabileceğini (azıklanabileceğini) s.avununlar için delildir.
Çünkü sahabe yediklerini zorda kaldıklarından kendilerine helal kılınmış bir leş
hesabıyla yiyorlardı ve onlar semiz oluncaya kadar yemiş kendilerine de
kaldırmışlar. Bu ola^ (yaklaşık) hicretin sekizinci yılında olmuştur. Allan en
iyi bilendir.
154- İbni
Asakir kendi isnadıyla Yezid b. Abdussa-med'ten ona Ebu'l-Cemahir babasından
şunu rivayet etmiş: Ermeniye'de insanlara şiddetli bir zorluk (açlık) isabet
etti. Öyle ki davar pisliğiniyedijer (Bunun üzerine) içinde buğday taneleri
bulunan gökten mermi (gibi şey) ler indirilAynı şekilde Abdullah b. Cafer'den de
rivayet etmiş. Şöyle der: Kostantiniyye'ye (İstanbul) savaşa gittik. Gemimiz
kırıldı (parçalandı). Dalgalar bizi denizde bir kayalığa attı. Bizler beş veya
altı kişiydik. Allah bizim sayımızca yerden yapraklar bitirdi. Biz de onu emer;
o da açlığımızı ve susuzluğumuzu giderir. Gece olduğunda onun yerine başkasını
bitirirdi. Yanımızdan bir gemi geçip ona bininceye kadar böyle devam etti.Ayrıca
Allah Teala onların Allah'ın hamayesinde olmalarından ve Allah'ın onlara olan
ihsan ve kereminden onlara harikulade (şey)lerle onların dualarına icabet
eder.
155- Sünen'i
İbni Mace ve İbni Hibban'ın Sahih'inde İbni Ömer'den oda Rasulullah'dan
(s.a.v.) şöyle rivayet ettiğini rivayet etmişler:Allah yolunda savaşan, Hac
eden ve umre yapan kişilere Allah ihsanda bulunur. Dualarına icabet eder. Onlar
O'ndan isterler. O da onlara verir.[399]
156- Nesai,
İbni Mace, İbni Huzeyme aynısını Ebu Hu-reyre hadisinden rivayet etmişler.
Sonunda ise,Eğe ona dua ederlerse icabet eder, istiğfarda bulunurlarsa onları
bağışlar"[400]
Cümlesi de vardır.
157- Cabir
Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:Allah'ın elçileri,
delegeleri üçtür; hac eden, umre ya-jian ve savaşan. Bunlar Allah'tan dilerler.
Allah ta dileklerini yerine getirir.[401]İbni
Asakir îsmail el-Humsi4U Bu hadisin isnadında zayıflık var. Ancak bundan Önceki
hadis onu güçlendiriyor. Bezzar'da bu hadisi ricali sika olan bir isnad ile
rivayet etmiştir.[402]
158- İbni Abbas
Rasulullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiş:Beş kişinin (sınıfın) dualarına
(Allah tarafından) icabet edilir. Bunlar: Hakkını alıncaya kadar mazlumun
duası, dönünceye kadar hacının duası, dönünceye kadar mücahidin duası, şifa
buluncaya (iyileşinceye) kadar hastanın ve birbirlerinin gıyabında kardeşlerin
birbirlerine duaları."İbni Asakir de Amr b. Seleme...tarikiyle rivayet etmiş;
Müellif der ki: Bu isnadın durumu bir öncekinin
aynısıdır.
159- Taberani
iyi bir sened ile Akabe b. Amir el-Cuhni[403]
den oda Rasulullah'dan şöyle buyurduğunu rivayet etmiş:Üç kişinin (sınıfın)
duasına icabet edilir:Baba, yolcu ve mazlum(un duası)[404]
160- Ebu Davud, Tirmizi Ebu Hureyre'den
Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ederler:Üç kişinin duaları
müstecaptır. (Allah tarafından icabet edilir) Bunda hiç şüphe yoktur; Babanın
duası, mazlumun duası ve yolcunun duası.[405] Allah
yolcuya yolcu olduğu için duasına icabet ediyorsa, neden mücahidin duasına
icabet etmesin. Halbuki sefer bakımından insanların en iyisi, seferinde en fazla
ecri olanıdır. Bu neden hadiste şöyle gelmiştir:Allah Rasullere icabet ettiği
gibi onlara (mücahitlere) da icabet eder. Bu Allah yanındaki değerlerinden ve
indindeki yüksek mertebelerinden dolayıdır."
161- îbni
Asakir Ammare b. Mar416, İbni Müseyyeb'ten o da Ali b. Ebi Talib'den
Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiş:
"Allah yolundaki mücahide eziyet
etmekten sakının. Çünkü Allah rasuileri için kızdığı gibi onlar için de kızar,
yine rasullere icabet ettiği gibi onlara da icabet eder."
162- Abdullah
b. İdris[406]
İsam b. Talik et-Tufai[407]
tarikiyle İsmail b. Ebi Hâlid[408]'ten
O da Ebu Sabra en-Nahi[409]'den
şöyle dediğini rivayet eder:Yemen'den bir adam geldi. Yolun bir kısmındayken
merkebi öldü. Adam abdest aldı ve iki rekat namaz kıldıktan sonra şöyle
dedi: Allah'ım rızanı kazanmak ve yolunda cihad etmek için Desine'den (Cened ve
Adn arasında bir yer) geldim. Ve ben şehadet ederim ki, ölüleri diriltir,
kabirlerde olanı da dirilteceksin. Bu gün hiçkimseyi bana minnet ettirme.
Merkebimi benim için diriltmeni senden istiyorum. Şöyle der:Bunun üzerine
merkeb kalkıp kulaklarını silkeledi[410]Beyhaki
Delailu'n-Nübüvvet'inde (senedi sahih görmüş) İmam Ebu'l-Kasım el-Kuşeyri
risalesinde tahric etmişler. Beyhaki bir tarikinde bu adamın isminin Nebate b.
Ye-zid olduğunu ve Ömer zamanında savaş için çıktığını ifade eder. Kıssayı
zikreder ancak sonunda şöyle der:Bilahere merkebi Kenase'de (Kufe'de bir yer)
satar. Bunun üzerine ona: "Allah'ın senin için dirilttiği merkebi mi
satıyorsun?" denilince "Ben (ona) ne yapayım?" dedi.Yine orada kendi isnadiyla
İbn Ebi Ubeyd el-Besri'den o da babasından şunu tahric etmiş: Kendisinin
yıllardan bir yıl gaza ettiğini bunun için bir seriyye ile çıktığını söyler,
ancak altındaki tayı seriyyede iken ölür. Bunun üzerine şöyle dedi:Ey Allah'ım
Besra (onun köyüdür) ya kadar bize ödünç ver" Birde baktık ki tay ayaktadır.
Savaştıktan ve Besra'ya döndükten sonraOğlum tayın üzerindeki eyeri al" dedim
ki:O terlemiş, eyeri alırsam onda koku olur" Bunun üzerine:Oğulcuğum o
emanettir" dedi. Eyeri alınca tay ölü olarak yere yıkıldı.Müellif -Allah onu
affetsin- der ki:Rivayette geçen Besra'nın doğrusu Besr'dir. Bu Hav-ran'ın
köylerindendir."
163- Hamid b.
Hilal[411]
den rivayet edilmiş Tafave'den bir adamın yolu bizden geçiyordu. Mahalleye gelir
onlara konuşurdu şöyle dedi:Bir kervanla Medine'ye geldim. Mallarımızı sattık
sonra dedim ki kesinlikle bu adama varır, kendimden sonrakilere anlatırım onu.
Rasulullah'a (s.a.v.) bir kadın vardı. Müslümanlara ait bir seriyyede çıktı.
Geriye oniki keçi ve dokuduğu mahmuzu bıraktı. Acak sürüsünden bir keçi ve
mahmuzunu kaybetti. Şöyle dedi:Ey Allah'ım! Yolunda çıkanın kefilisin. Onu (ve
malını) korursun ve ben sürümden bir keçi ve mahmuzu kaybettim. Keçi ve
mahmuzu senden diliyorum. Rasulullah da onun Rabbine nasıl şiddetle (aşırı)
yakardığını anlattı. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:Sabahleyin keçisi ve
mahmuzu oldu. Dilersen işte orda ona git sor."
Bilakis seni tasdik ediyorum
dedim.[412] Ahmed
ricali sahih bir sened ile rivayet etmiştir.
164- İbni
Ebi'd-Dünya kendi isnadıyla Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem'den şunu tahric
etmiştir:
"Gaza için bir kavim çıktı.
Aralarında Muhammed b. Munkedir de vardı (mevsim) yazdı. Onlar artçılar arasında
yürürken, kavimden biri şöyle dedi:Canım yaş peynir istiyor. Muhammed b.
Munkedir "Allah'tan sizi yedirmenizi isteyiniz. O da sizi yedirir,
nimetlendi-rir. Çünkü o kadirdir" dedi. Bunun üzerine kavim dua etti. Çok
yürümeden bir sepet buldular. Sanki Seyale veya Revha'dan gelmişti. Baktılar ki
içinde yaş peynir var. Kavimden başkaları:Keşke bal olsaydı!" Muhammed Size
peyniri yediren balı da yedirmeye kadirdir onu isteyiniz" dedi. Kavim yine dua
etti. Fazla yürümeden yolun üstünde bir testi (küçük küp) bal buldular. Orada
inip peynir-bal yediler ve tekrar binip yollarına devam ettiler.[413]Sultan
Nureddin Mahmud[414]ki
Şehid ile meşhurdur. El-İctihad el-Masisi'den rivayet etmiştir:Rum diyarında
gaza ediyorduk. Rehber bize şöyle dedi:Bakın şurada baldan (bal dolu) bir vadi
var. Bizler de ona yöneldik ve (vadiye) indik. Orada bir adama vardık, o bize
satıllarla bal çıkarıyordu. Rumlar üzerimize çıktılar. Bizler Rumlarla
uğraşırken adamı unuttuk. Bizler de o yerden uzaklaştık. Bir sene sonra tekrar
gaza için çıktık. Bu vadiye geldiğimizde adamın sağ olduğunu gördük. Ona:
"(Kimsin? Necisin?) ne yapıyorsun?" dedik. Adam: "Susadığımda balı içerim
acıktığımda da bal yerim" dedi. Onu billur gibi gördük. Bir şey yediğinde
cildinin şeffaflığından onu karnından görürdük.
Cihad
Ve Mücahidlerin Fazileti:
165- Fudale b.
Ubeyd'den rivayet edilmiş. Rasulullah'm şöyle buyurduğunu işittiğini söyler"İman
eden, teslimiyet gösteren ve hicret eden (ler için) cennetin etrafında ve
cennetin ortasında bir ev (köşk) (hususunda) kefilim. Yine bana iman eden
teslimiyet gösteren ve Allah yolunda cihad eden için cennetin etrafında bir,
ortasında bir ve cennetin odalarınn üstünde bir ev (olduğu) hususunda kefilim.
Kim bunu yaparsa hayır için bir taleb, serden de bir kaçış (a yer bırakmaz),
Nerede ölürse ölsün (Farketmez).[415]Hadisi
Nesai İbni Hibban ve Hakim rivayet etmiş. Hakim "Hadis Müslim'in şartlarına göre
sahihtir" der.
166- Enes b.
Malik'ten Rasulullah'm şöyle buyurduğunu rivayet eder:Kim Allah yolunda bir
gaza ederse Allah azze ve cel-le'nin tüm taatını eda etmiştir. "Dileyen iman
eder ve dileyen küfreder." (Kehf:
18/29)Hadisi İbni Asakir tahriç etmiş ve "hasan bir hadistir"
demiş.
167- Ebubekir
b. Ebi Musa[416]
ben babamı düşman karşısında iken şunu söylerken dinledim.
Rasulullah:
Muhakkak cennet kapıları
kılıçların gölgesi altındadır"buyurdu. Bunun üzerine pejmürde kılıklı bir adam
ayağa kalkarak:Ya Eba Musa! Bunu Rasulullah söylerken sen mi işittin?" dedi.
Ebu Musa:Evet" cevabını verdi. Derken adam da arkadaşlarına dönerek;Size selam
ederim" dedi. Sonra kılıcının kınını kırarak attı. Sonra kılıcıyla düşmana
yürüyerek öldürünceye kadar onunla vurdu"[417]
Müslim ve başkaları rivayet etmiş.
168- İbnu'l-Mübarek, Ebu amran el-Cuni'den rivayet
etmiş. Ebu Musa el-Aşari Isbahan'da düşmanın safları arasında olduğu bir sırada
şöyle dedi:Ben Rasulullah'm (s.a.v.) şöyle buyurduğunu işittim: "Cennet kapıları
kılıçların gölgesi altındadır." Bir genç kaftanıyla gizlenerek ve damlan yararak
yaklaşıp şöyle dedi:Ey Ebu Musa sen ne dedin?" Hadisi ona tekrarladı. Genç
arkadaşlarına dönüp selam verdi ve onun gölgesine girdi.[418]Kılıçların
gölgesi altındadır" sözüne gelince, bu hususta İbnu Dakik el-îydi Umde şerhinde
şöyle der:Bu belaya ve mecaz-i hasan babındandır. (Mudafın hazfiyle
mecazu't-Teşbih babından da olabilir.) Bir şeyin gölgesi ona tabi olduğuna ve
hiçbir surette ondan ayrılmayacağına göre cennetin sevabı ve onu ngerçekleşmesi
de cihada tabi kılınmış gölgenin lazim olduğu gibi kılıç ta lazımdır.[419]Cümlenin
anlamı bana göre -Allah en iyi bilendir- eliyle kılıcı Allah yolunda kaldıran
veya Allah yolunda kendisine kılıç kaldırılan; hangi halde olursa olsun kılıç
onu gölgelendirir. Bununla sanki cennetin kapılarına ulaşmak üzeredir. Az kala
şehid olup onu hemen cennete koyar. Yahut gecikir ve yatağında ölür ve onu
bilahere cennete koyar. Çünkü şu bir hakikat ki, Allah yolunda savaşana cennet
vacip olur. Sanki bundan dolayı cennet gerçekte de kılıçların gölgesi
altındadır. Bunun benzeri O'nun Bedir'deki sözüdür: "Eni yer ve gökler kadar
olan cennete yürüyünüz..," Bir de şu hadis gibi:
169- Adamın
biri cihad için izin İstemeye geldiğinde Rasulullah ona:Baban var mı?"diye
sorunca Adam:[420]Evet"
demiş. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) ona:
170- Ve şu
hadis gibi:
"Cennet kılıçların gölgesi
altındadır.[421]
171- Ve şu
hadis gibi:Cennet anaların ayakları altındadır.[422]
172- Abdullah
b. Amr'dan rivayet edilmiştir. Rasulullah bana:Ümmetimden cennete girecek ilk
zümreyi biliyor musun?" dedi. Ben:Allah ve Rasulu daha iyi bilir" dedim. Bunun
üzerine:Muhacirler kıyamet günü cennetin kapılarına gelirler. Kapıların
açılmasını isterler. Bekçiler: Yoksa hesap gördünüz mü? derler. Onlar: Neyle
hesap görürüz" derler. Kılıçlarımız Allah yolunda omuzlarımızdaydı" derler."
Rasulullah şöyle buyurdu:Bunun üzerine kapılar onlara açılır, insanlar oraya
girmeden kırk yıl önce onlar orada kalırlar (eğlenirler.)[423]Hadisi
Ahmed, Taberani, Ebu Avene ve Hakim rivayet etmiş. Hakim ikisinin şartlarına
göre sahihtir der.
173- Yine ondan rivayet edilmiş. Rasulullah'ın
şöyle dediğini işittim:Cennete girecek üç gruptan ilki (başka bir rivayette,
cennete girecek grubun ilki) muhacirlerin fukarasıdır ki onlarla kötülüklerden
sakınılır. Emrolunduklan zaman işitirler ve itaat ederler. Onlardan birisinin
ihtiyacı padişaha düşerse ve o bunu gidermezse ölünceye kadar göğsünde kalır.
Allah Teala kıyamet günü cenneti çağırır. O da süsüyle gelir. Bunun üzerine:
"Yolumda savaşan, yolumda eziyet gören ve yolumda cihad eden kullarım nerede?
Cennete giriniz" Hesapsız ve azapsız olarak cennete girerler. Melekler gelerek
şöyle derler: "Rabbi-* miz seni sabah akşam teşbih eder ve takdis ederiz.
Bunlar kim kibize üstün kıldın?" Şöyle der: "Onlar yolumda savaşan, yolumda
eza gören kimselerdir." Bunun üzerine melekler her kapıdan onlara girip
"sabrettiğiniz için size selam olsun. (Dünya) Yurdun (un) sonu ne güzel."
derler.[424]Hadisi
Ahmed, Bezzar (sahih bir isnad ile) İbni Hibban ve Hakim (isnadı sahih demiş)
rivayet etmiş.
174- Hasan'dan
Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle dediği rivayet edilmiş:Allah'ın cihad hususunda
devenin sağılması kadar izin verdiği kulunu, ateşten azad etmeden evine
dönde-rilmeden istihya eder." Bunu Şifa'us-Sudur'da
zikretmiş.
175- Yine orada Ata el-Horasani'den Rasulullah'ın
(s.a.v.) şöyle buyurduğunu zikreder:AİIah yolunda cihad eden, geride bıraktığı
mümin kafir, büyük-küçük,erkek ve dişi sayısı kadar dağ, dağ (kadar) ecir
verilir."
176- Yine orada
Katade'den Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğu zikredilir:Allah'ın cihad
için izin verdiğihiçbir kul yoktur ki, kıyamette (azık olarak) biriktirdiği
doksandokuz rahmet (kapısını) açmasın."
177-
İbn'ul-Mübarek Makhul'dan Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu tahric
etmiş:Allah'ın sizi bağışlayıp cenete koymasını istemez misiniz?" "Elbette"
dediler. O zaman savaşınız.[425]
178- Mekhul'dan
Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet eder:Savaşınız sıhhat
bulursunuz"[426]
Bu hadis mürseldir.
179- Ubade b.
Samit'ten Rasulullah'ın şöyle dediği rivayet edilmiş:Allah yolunda cihad
ediniz. Çünkü Allah yolunda cihad cennetin kapılarından bir kapıdıı. Allah
bununla gam ve kederden kurtarır.[427]Abdurrezzak
Musannef inde Ahmed iyi bir isnad ile Ta-berani ve Hakim rivayet etmiş Hakim
"isnadı sahihtir" demiş.
180- İbni
Asakir de tahric etmiş, ancak o şöyle demiş: Ra-sulullah şöyle buyurdu:Allah
yolunda yakın ve uzak ile, seferde ve hazarda cihad ediniz. Şu bir gerçek ki
cihad cennet kapılarından bir kapıdır sahibini gam ve kederden
kurtarır."
181- Taberani Ebu Umame hadisinden Rasulullah'ın
şöyle buyurduğunu rivayet eder:Allah yolunda cihad ediniz. Çünkü o cennetin
kapılarından bir kapıdır. Allah onunla gam ve kederi giderir.[428]
182- İbni
Asakir kendi isnadiyla Ebu Hureyre'den o da Rasulullah'dan (s.a.v.) şöyle
işittiğni rivayet eder:Sizi cennete sokacak şeyi haber vereyim mi?" Onlar:
"Evet" dediler. Rasulullah:Kılıçla vurmak, misafiri yedirmek, namaz vakitlerine
dikkat etmek (önem vermek), soğuk bir gecede abdest (tam, güzel) almak ve
isteyerek fakirleri yedirmektir." buyurdu.
183- Enes b.
Malik'ten Rasurullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet eder:Müslüman kişinin iki
şeyi vardır ki her biri dünya ve içindekilerinden daha hayırlıdır. Tevbe ve
Allah yolunda cihadtir."
184- Rasulullah
şöyle buyurmuştur:Allah meleklere karşı beş şeyle övünür. Mücahit, fakirler,
Allah için tevazu gösteren gençler, fakirler, çok verip minnet etmeyen zengin ve
yalnız kaldığında Allah korkusundan ağlayan kişi.
185- Rasulullah
şöyle buyurmuştur:Allah yolunda bir gaza, İslam haccindan sonra bin hacdan daha
faziletlidir.İbni Asakir Cafer b. Harun el-Vasiti tarikiyle, Seman b.
Mehdi'den[429]
Enes'ten rivayet etmiş ve "Hadisler gariptir" demiş.
186-
Rasulullah'm (s.a.v.") bazı sahabesinden O'nun şöyle buyurduğu rivayet
edilmiş:Bu ümetten bazı insanlar Rasulullah'm (s.a.v.) ashabının ücreti gibi
yani bir ücret ve rızik için değil (sadece) gönüllü olarak cihad
ederler."
Hadis Şifa'us-Sudur'da zikredilmiş
o da mevkuftur.
187- Yine onda
İbni Ömer'den rivayet edilmiş: "Şüphesiz ki Allah yolunda cihad eden mücahitler,
Allah yeryüzündeki velileri ve yardımcılarıdır. Haberiniz olsun! Allah tüm
yaratıklarından ve Arş'ı taşıyan meleklerden mücahitleri O'nu görünceye kadar
gizler."
188- Avfi der
ki: Mecliste Said b. Müseyyeb, Urve b. Zübeyr ve Meymun b. Yesar vardı. Adamm
biri kalkıp Enes b. Malik'e:Ya Eba Hamza bugün bu sözden daha garip ve daha
faziletli bir söz işitmedik" dedi. Enes b. Malik:Nefsim elinde olana yemin
ederim ki hiçbir rasul ve nebi kendisine izin verilmeden Allah'ın yüzüne
bakmaya rağbet etmez. Allah yolunda cihad eden mücahid ise dilediği zaman
Rabbinin yanma gider (girer). Şefaat edeceği hiçbir husus (şey) yoktur ki, onun
şefaati kabul olunur. Hatta onlardan biri hergün milyon kere yanma girip milyon
ihtiyacı dilerse, bunun yapılması (yerine getirilmesi) Allah katında bir
sivrisineğin makamından daha kolaydır." Enes devamla: "Kabe'nin Rabbine yemin
olsun ki size daha fazlasını da söyleyeceğim. Onlardan öyleleri de vardır ki,
Allah'a yakınlıklarından dolayı Allah onlara cenneti tüm içindekileriyle onlara
tahsis eder. Size fazlasını söyleyeyim: Onlardan bazıları için sevabı kendi
eliyle -ki onlara ancak bu şekilde razı olur- yazar. İçlerinde faziletli ve
ondan da daha faziletli kişiler vardır. Onların ilki Muhammed (s.a.v.) ardından
Rabbinin dilediği (ve) derecelerine göre mücahidler gelir. Heyhat!, heyhat!
Allah'ın tüm yaratıklarından onların dereceleri ve Allah'a yakınlıkları ile
ilgili ilimleri munkatidir."Avfi der ki: Allah'a yemin olsun ki bizler Enes'in
yanından çıktıktan sonra, bizlerden herbiri bu hadisten sonra ailesinin ve
çocuklarının yanma gitmeyi (hiç) içinden geçirmedi. O yılda Medine'den üçyüz
adam murabıt olarak Şam ve etrafına çıktılar. Allah'a varıncaya kadar bunu
yaptılar.Bu hadis te mevkuftur. Ayrıca onda nekaret var. Yine de en iyi bilen
Allah'tır.
189- İbni
Ebi'd-Dünya Teheccud kitabında kendi isna-diyla Ali'den Rasulullah'ın (s.a.v.)
şöyle dediğini işittiği tahric etmiş:Şüphesiz cennette öyle bir ağaç var ki,
üstünden konak yerleri altından da, altın atlar çıkarlar. Bunlar eyerlenmiş ve
gemlenmiş (hazır durumda bulunuyor) ler. Bunlar inci ve yakuttandır. Terslemez
ve işemez. Onların öyle kanatları var ki mesafeleri gözün görüş mesafesi
kadardır. Cennet ehli biner buna diledikleri yere onları götürür. Derece
bakımından oların altında olanlar şöyle derler: "Ey Rabbimiz! Kulların bu derece
ve ikrama ne ile ulaştılar?" O şöyle buyurur:Sizler uyurken onlar geceleri
namaz kılardı. Sizler yiyip içerken onlar oruç tutardı. Sizler cimrilik ederken
onlar infak ediyordu. Sizler korkuya kapılırken onlar
savaşırdı."
190- Süleyman
b. Eban'dan rivayet edilmiş. Rasululah (s.a.v.) Bedir'"e çıktığında Sad b.
Heyseme[430]
ve babası[431]beraber
çıkmak istediler. Bunu Rasuhılah'a söylediler. İkisinden birinin çıkmasını
emretti. Bunun üzerine kura çektiler. Kura Sad'a çıktı.-Babası:Oğulcuğum bu
hususta beni tecih et" deyince Oğlu:
"Babacığım o cennettir, eğer başka
bir şey olsaydı (mutlaka) seni tercih ederdim." Sad Rasulullah (s.a.v.) ile
çıktı ve Bedir'de şehit düştü. Bir sonraki yılda da Uhud'da Hay-seme şehit
oldu.[432]adisi
İbn'u-1 Mübarek bir adamdan o da Amr b. Ha-ris'ten o da Said b. Ebi Hilali'den
rivayet etmiş.Yine onu Said b. Mansur Sunen'inde Abdullah b. Vehb-ten o da Âmr
b. el-Haris'ten rivayet etmiş.
191- Yine İbni
Mübarek İbni Abbas'in mevlası İkri-me'den tahric etmiş: Amr b. Cumuh -ki ensar'm
yaşlısıydi (efendisiydi) topaldı. Rasulullah (s.a.v.) Bedir'e çıkınca
çocuklarına "Benide çıkarın" dedi. Onlar da Rasulullah'a topal oluşunu
söyleyince Rasulullah kalması için ona izin verdi. Uhud günü gelip insanlar
bunun için çıkınca yine çocuklarına Beni çıkarınız" dedi. Çocukları:Muhakkak ki
Rasulullah (s.a.v.) sana ruhsat ve (geride kalmak için izin verdi" dediler.
Babaları: .Heyhat! Bedir'de beni
cennetten menettiniz, şimdi de Uhud ile mi?" dedi ve çıktı. Uhud'da insanlarla
karışlaşın-Ey Allah'ın Rasulu! Öldürülürsem şu topal halimle ce-nete (ayak)
basacak mıyım?"Evet" deyince;Seni hak ile gönderene yemin ederim ki ben bu gün
in-şaallah- cennete ayak basacağım" dedi. Yanındaki Selim adındaki
kölesine:Ehline dön" dedi. Selim:Seninle hayra ulaşmam (bana da hayrın
ulaşmasın) dan sana ne" deyinceO zaman ilerle" dedi. Köle ilerleyip
öldürülünceye kadar savaştı. Sonra kendisi ilerledi ve öldürülünceye kadar
savaştı" Bu mürseldir. Kıssa meşhur olup, siyer sahipleri ve başkaları da
rivayet etmiş.Ebu Amr b. Abdilber bu haberde ayrıca şunu der: Silahını alıp
döndü. Arkasını dönünce kıbleye dönüp şöyle dedi:Allah'ım bana şehadeti nasip
et. Beni (şehadetten) nasipsiz olarak aileme döndürme" (Yine bu haberde) Sonra
Rasulullah (s.a.v.) şöyle dedi:Nefsim elinde olan Allah'a yemin olsun ki,
sizden öyle insanlar var ki Allah'a yemin etseler Allah yeminlerini yerine
getirir. Amr b. el-Cumuh onlardandı. Allah'a yemin olsun ki cennete topal
haliyle ayak bastığını (dolaştığını) görüyorum."O ve oğlu Hallad müslümanların
açıldıkları zaman öldürüldüler.[433]
192- Muaz b. Cebel'den Rasulullah'dan (s.a.v.)
şöyle buyurduğunu işittiği rivayet edilmiş:Kim Allah yolunda devenin iki defa
sağılma (suresi) kadar savaşırsa ona cennet vacip olur.[434]
Hadisi Ebu Davud, Tirmizi (onu
sahih görmüş) Nesai, İb-ni Mace ve İbni Hibban Sahih'inde rivayet
etmiş.
193- Ahmed bunu
Amr b. Abese hadisinden rivayet etmiş. Ancak onda:Kim ki Allah yolunda (dişi)
devenin iki sağılma suresi kadar savaşırsa, Allah onun yüzüne ateşi haram
kılar.[435]
vardır.Hadiste geçen "Fevak'un-Nakefi" ve devenin iki sağılma suresi diye
terceme ettiğimiz cümle; sağılma esnasında elin inip çıkması kadar ki süre,
sağıldığı zaman/sure ve daha başka manalar verilmiştir. Daha önce de bunun
izahı tefsilatıyla yapıldı.
194- Taberani
Ebu Munzir den[436]
tahric etmiş. Bir adam Rasulullah'a (s.a.v.) gelerek şöyle dedi:Ey
Allah'ınRasulu! Filan adam öldü (gel) onun üzerinde namaz kıl!" Ömer;O bir
facirdi. Dolayısıyla onun üzerinde namaz kılma." Adam:Ey Allah'ın Rasulu!
Muhafız olarak sabahladığımız geceyi hatırladın mı? İşte onlar arasında o da
vardı."Bunun üzerinde Rasulullah (s.a.v.) kalktı; onun üzerinde namaz kıldı.
Sonra cenaze törenini yaptı. Sonra kabrine varıp oturdu. Onun defin işi bitince
üç defa avucuyla su döküp şöyle buyurdu: İnsanlar seni şer iîe anıyor, ben ise
hayırla anıyorum. Ömer:Bu ne ya Rasulalîah!" Rasulullah (s.a.v.):Yeter ya İbn
el-Hattab! "Kim Allah yolunda cihad ederse ona cennet vacip olur.[437]
195- Enes'den
rivayet edilmiştir. Rasulullah'la (s.a.v.) ashabı yola koyuldular. Ve
müşriklerden önce Bedir'e vardılar. Müşrikler de geldi. Rasulullah (s.a.v.):Ben
başında olmadıkça sakın sizden hiç bir kimse bir şeye ilerlemesin!" Buyurdu.
Derken müşrikler de yaklaştı. Rasulullah (s.a.v.):Kalkın! Genişliği göklerle yer
kadar olan cennete!" Buyurdu. Umeyr b. Humam el-Ensari:Ya Rasulalîah! Genişliği
göklerle yer kadar olan cennet ha?" dedi.Evet" buyurdu. Umeyr:Hele, hele!.,"
dedi. Rasulullah (s.a.v.):Seni hele hele demeye sevkeden nedir?" Dedi.
Umeyr:Hayır vallahi ya Rasulalîah! Cennet ehlinden olmamı ümid etmekten başka
bir şey yok!" dedi. Rasulullah:Öyleyse sen onun ehlindensin" Buyurdu. Bunun
üzerine Umeyr torbasından bir kaç hurma çıkararak onlardan yemeye başladı. Sora
şunları söyledi:Eğer ben bu hurmalarımı yiyinceye kadar yaşarsam bu gerçekten
uzun bir hayattır.![438]Hemen
elindeki hurmaları attı. Sonra öldürülünceye kadar müşriklerle
sevaştı.
196- Muaz b. Cebel den rivayet edilmiştir:
"Kıyamet günü birisi şöyle seslenir; "Allah yolunda musibete uğrayanlar haydi
ayağa kalksın." Bunun üzerine Allah yolunda ci-had edenler ayağa kalkar, onlarla
beraber başka hiç bir kimse de yoktur.[439]İbni
Mübarek rivayet etmiş.İbni Asakir isnadıyla Yusuf b. Said'ten o da Ali b.
Bekar'dan şöyle işittiğini tahric etmiş: Kıyamet günü insanlar hesap görürken
mücahidler halka halka (şeklinde oturmuş) konuşuyorlar."
197- Nafi b.
Sersec'ten o da Ebu Hureyre den o da Ra-sulullah dan (s.a.v.) şöyle dediğini
işittiğini rivayet eder:
"Karanlık gece(Ier) gibi fitneler
sizi kapacaktır. Ondan, dağlarda tenha yerlerde koyunlarının sütünden yiyen ile
atının gemini alıp koyların ötesine gidip kılıcından (kılıcıyla) yiyen
kurtulmuştur.[440]
198- Mechul'dan Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle
buyurduğunu rivayet edilmiş:Şüphesiz Allah, bu ümmetin rızkını -ekin ekmedikçe-
atların tırnaklarında ve mızrakların ucunda kılmıştır. Ekin ektiklerinde
insanlar gibi olurlar.[441]İbn
Ebi Şeybe de bu sekide iyi bir isnadı ile mürsel olarak rivayet
etmiş.
199- Yine İbni Ebi Şeybe... Zeyd b. Eslem'den, o
da Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet eder:
"Gaza ediniz ki sıhhat bulaşınız
ve ganimet elde edesiniz.[442]Bu
murseldir. Sened zincirindeki İsmail de zayıftır.Halid b. Dureyk'ten rivayet
edilmiştir: "Ata b. Yezid'in yanında imtihan zikredildiğinde şöyle dedi:Sizler
Allah'ın savaşmanızı emrettiği düşmanlarınızda savaştıkça, hadları kendi
emirlerinize verip onlar onda Allah'ın kitabı ile hükmettikçe ve Rabbinizin
evini korudukça imtihandan korkmayımz."Hafız Ebu'l-Hasan el-Muradi cihadın
fazileti ile igli "Erbain"inde tahric etmiş.
200- İbni Adiy ve onun tarikiyle İbni Asakir İbni
Ömer'den tahric etmiş: Bir ihtiyar bastonuna dayandığı halde Rasulullah'a
(s.a.v.) gelerek:Ey Allah'ın Rasulu! yaşım ilerledi, kemiklerim inceldİ ve gücüm
de zayıfladı. Bana öyle bir amel söyle ki onunla Rabbine yak(ın)laşayım" dedi.
Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.):
"Allah yolunda cihad et."
buyurdu.
201- İbni Asakir Ebu Hureyre'den o da
Rasullulah'ın (s.a.v.) şöyle dediğini tahric etmiş:Halikına nefsini adamak üzere
bir defa ayakta durursa; ondan günahları, ağacın yaprakları döküldükleri gibi
düşerler."
202- Sebre b. Fakıh'dan Rasulullah (s.a.v.) şöyle
buyurduğunu işittim:Şeytan beni Adem'in İslam yolunda oturup ona: "Sen müslüman
olup dinini ve atalarının dinini mi bırakıyorsun? der. O müslüman olur ve
günahları bağışlanır. (Şeytan) Hicret yolunda durur ve "Sen hicret edip,evini,
yerini ve göğünü mü terkediyorsun?" der. (Adam) ona isyan eder ve hicret eder.
(Bundan sonra) cihad yolunda durur ve "Cihad mı ediyorsun. O mal ve can
cihadıdır. Bunun üzerine savaşır ve öldürülürsün. Kadının evlenir ve mal da
taksim edilir?" (Adam) buna da isyan eder ve cihad eden"Bundan sonra Rasulullah
(s.a.v.) şöyle buyurdu: "Kim bunu yapar ve ölürse Allah'ın onu cennete sokması
O'nun üzerinde bir haktır. Boğulsa (yine) Allah'ın onu cennete sokması O'nun
üzerinde haktır. Yahut bir hayvan onu öldürürse Allah'ın onu cennete sokması
O'nun üzerinde bir haktır.[443]Hadisi
Ahmed, Nesai, İbni Hibban, Beyhaki ve başkaları rivayet
etmiş.
203- Cabir'in hadisinden de benzeri rivayet
edilmiş ve onu İbni Asakir tahric etmiştir.
204- îbni
Asakir kendi isnadiyla Ebu Hureyre'den Rasu-lullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu
tahric etmiş:Kim İslam'a davet edilir ve icabadet edere, kim ki imana devet
edilir ve icabed ederse, kim ki hicrete davet edilir ve icabet ederse ve kim ki
cihada davet edilir ve buna icabet ederse; hayır için bir taleb, şer için de
kaçış bırakmamış."
205- Yine kendi
isnadıyla Ebu Ubeyd'ten tahric etmiş: Der ki Rasulullah'dan (s.a.v.) şöyle
buyurduğu rivayet edilmiş:Kafirlerle savaşıldıkça hicret kesilmez.[444]
Benim açımdan bunun izahı şudur: İman edip cihad eden her kimse, her ne kadar
kendi ülkesinde (beldesinde) de olsa, o faziletle muhacirlere dahildir. Hicretin
"muhacirlerin diyarına hicret etmek" gibi bir vucubiyeti
yoktur.
206- İbni Ebi
Şeybe Ömer'den şöyle dediğini tahric eder: "Ben Allah yolunda yürümeseydim veya
alnımı Allah için toprağa koymasaydım, yahut iyi hurmanın devşirilidiği gibi
ben de güzel sözleri devşiren insanlarla oturmasaydım, bu durumda Allah'a
kavuşmak isterdim[445]
207- Halid b.
Velid den şöyle dediği rivayet edilir: "Benim sevdiğim bir gelinin bana hediye
edileceği ve onda bir oğlan ile müjdeleneceğim bir gece yok ki, ondan soğuğu
şiddetli bir dondurucu, sabahında düşmana saldıracağım bir se-riyyenin gecesi
daha sevimli olmasın. Öyleyse cihad edin. (size cihadı tavsiye ediyorum).[446]
208- Yine İbni
Asakir Halid'ten tahric etmiştir: Yemin olsun ki Allah azze ve celle yolunda
cihad, beni Kur'an'dan çokça (oldukça) engelledi.[447]
Cihad konusundaki analitik çözümlerin ve tespitlerin çok faydalı olacağını düşünüyorum analizlerin yerinde başarılarının devamını dilerim sevgilerimle.
YanıtlaSil