Allahu Teala şöyle
buyurmaktadır:De ki: Eğer babalarınız çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz,
aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kar getireceğinden korktuğunuz ticaret ve
hoşunuza giden evler, sizlere Allah'tan, O'nun Rasülünden ve O'nun yolunda
cihad etmekten daha sevimli ise artık Allah'ın emri gelinceye kadar
bekleyedurun. Allah fasıklar topluluğuna hidayet vermez. (Tevbe: 9/24)Müellif
-Allah onu affetsin- der ki: "Bu ayeti şerifede cihadı, ondan yüzçevirerek mal
ve ehlin olduğu şeylere sükunet edenler hakkında; tehdit, korkutma ve uyarı
vardır. Ey akıl sahipleri ibret alın."Alîahu Teala şöyle buyurmaktadır:Ey iman
edenler, ne oldu ki size Allah yolunda savaşa kuşanın denildiği zaman,
yerinizde ağırlaşıp kaldınız? Ahiretten cayıp dünya hayatına mı razı oldunuz?
Ama ahirettekine göre bu dünya hayatının yararı pek azdır. Eğer savaşa kuşanıp
çıkma/sanız, o sizi pek acı bir azapla azaplandıracak ve yerinize bir başka
topluluğu getirip değiştirecektir. Siz ona hiçbir şeyle zarar veremezsiniz.
Allah her şey güç yetirendir.(Teybe: 9/38-39)İmam Kurtubi şöyle diyor: Bu,
cihadı terkedenlere bir azarlama, cihada çıkmaya hemen başlamayıp oturanlara bir
itaptır.yerinizde ağırlaşıp kaldınız?. sözü, yani yerin nimetlerine veya
yerinizde ikame etmek demektir. Devamla der ki: Cihada çıkmaktan hoşnutsuzluğu
izhar ederek üşenmek, ağırlaşmak herkese haramdır. Devamla: Eğer imam bir kavmi
tayin eder ve onları cihada davet ederse, tayin ile beraber onların ağır
davranmaları söz konusu olama?Onun tayiniyle tayin ettiği kişilere cihad farz-ı
ayn olu] Farz-ı ayn oluşu cihadın mekanından değil, imama itaatti dolayıdır.[218]Allahu
Teala şöyle buyurmaktadır:Allah'ın Rasulü'nün hilafına evlerinde (savaşa çık!
maktan) geri kalanlar, (bu yüzden) sevinmekte ve Allafi yolunda mallarıyla ve
canlarıyla cihad etmeyi hoş gör| meyerek, "sıcakta savaşa çıkmayın"
demektedirler. (EJ Muhammedi Onlara) de ki: "Cehennem ateşi daha sıcak* tır."
Keşke bunu anlamış olsalardı. İrtikab ettiklerine ce| za olmak üzere az gülüp
çok ağlasınlar. Allah, seni onj lardan bir gruba geri döndürüp karşılaştırır ve
onlar di (savaşa) çıkmak için senden izin isterlerse, (onlara) de kil "Benimle
birlikte hiçbir zaman (bir savaşa) çıkamayacak ve benimle birlikte asla bir
düşmanla savaşamayacaksı| mz. Zira siz, baştan oturup kalmaya rıza
göstermiştiniz^ O halde geride kalan (kadın, çocuk ve ihtiyar) larla bir| likte
oturun. (Ey Peygamber!) Münafıklardan ölen bir kimsenin namazını sakın kılma ve
kabri başında da durma. Zira onlar Allah'ı ve Rasulü'nü inkar etmişler ve
fa-sık olarak ölmüşlerdir. (Tevbe: 9/81-84)Allah sana rahmet etsin. Cihaddan
geri kalıp oturanlar ve onda infak etmeyi kerih görenler hakkındaki bu şiddetli
tehdide ve büyük, aşağılık, elem verici yükümlülüğe bak. Her ne kadar bu ayetler
belli birtakım kavimler için nazil olmuşsa da, aynı şekilde kendileri gibi aynı
fiili işleyen ve vacip olan cihaddan kendileri gibi geri kalanlara bir tehdit ve
korkutmadır. La havle vela kuvvete illa billah.İbn Ömer'den (r.a) Rasulullah'm
(s.a.v) şöyle dediği rivayet edilmiş Siz, iyne (veresiye) ile satın almaya
başladığınızda! ineklerin kuyruklarına tutunduğunuzda, ziraate razı olduğunuzda
ve cihadı terkettiğinizde; Allah üzerinize zilleti musallat kılar. Dininize
dönmeyinceye kadar Allah, onu sizden söküp atmaz.[219]Beyhaki
der ki: îyne ile alışveriş yapmak; adamın, "bunu şöyle şöyle al, ben de senden
şöyle şöyle alırım demesi-dir"der.[220]El-Haravi[221]
iki garipte şöyle demektedir: El-İynetü, bir şahsın belli bir süreye kadar başka
bir şahsa bir malı satması, daha sonra bu malı sattığı değerin altında aynı
şahıstan (tekrar) satın almasıdır. Bu da mekruhtur.Şayet iyne sahibinin yanında
bir başkasından bir malı satın alır ve kabzettikten sonra belli bir süreye
kadar iyne sahibine aldığının üstünde satarsa, bundan sonra da alıcı ilk
satıcıya değerinin altında bir parayla satarsa bu da iynedir. Ancak bu
ilkinden daha ehvendir. Kimilerine göre bu caizdir.îyne denilmesinin sebebi mal
sahibine paranın hasıl olmasındandır. Aynı hazır olan maldır. Müşteri onu
satmak için satın alır ki akabinde kendisine bir yarar dokunsun.Kadılar kadısı
Maverdi der ki: "İyne denilmesinin sebebi paranın karla alınmasıdır" der. Ayn
ise dirhem ve dinarlardır.Müellif der ki: Hadisin manası şudur: İnsanlar cihadı
terkedip ziraat ve benzeri şeylere yöneldiklerinde, Allah da onların üzerine
düşmanlarını musallat kılar. Çünkü onların ne hazırlıkları var ne de onların
saldırılarına karşı bir amade olma var. Ayrıca onlar, içinde oldukları dünya
nimetlerine rıza göstermişlerdir. Dolayısıyla hakir ve zelil olmaları haktır.
Onlar üzerlerine vacip olan kafirlerle cihada, onlara karşı sert olmaya, dini
ikame etmeye, İslam ve ehlinin yardımına, ilayı kelimetullaha, küfür ve ehlini
zelil kılmaya dönmedikçe, ondan kurtulamazlar.Nebi'nin (s.a.v) "...dininize
dönünceye dek" sözü, cihadı terketme ve ondan yüz çevirip dünyaya dalmanın
dinden çıkma ve ondan ayrılma olduğuna delalet eder. Kendisi için apaçık ber
günah olarak bu, kifayet eder.Enes b. Malik'den (r.a) Rasulullah'm (s.a.v) şöyle
dediği rivayet edilir:Kim Allah yolunda bir gaza ederse, Allah'a karşı olan tüm
taatını da eda etmiştir. "Dileyen iman edervedileyen küfreder. Şüphesiz zalimler
için ateş hazıriamı-şızdır."
(Kehf: 18/29)Devamla denildi ki:Ey Allah'ın Rasulü! Senden işittiğimiz bu
hadisten sonra cihadı kim terkedip yerinde oturur?' Ö dedi ki:Allah'ın lanet
ettiği, gazap ettiği ve onun için büyük bir azap hazırladığı kişiler terkeder.
Âhır zamanda cihadı görmeyecek bir kavim gelecektir. Şüphesiz Rabbin kendi
katında bir ahitte bulunmuş. Ahdini O bozmaz. O da şudur: Hangi kul bunu bu
şekilde görerek ona varırsa alemlerde hiçbir kimseye azap etmediği bir şekilde
onu azaplandıracaktır."İbn Asakir hadisin tümünü cihadı terketme konusunda
şiddetli tehdit babında tahriç etmiştir.Hadisin başını cihadın fazileti babında
başka bir tarikle -denildi ki ey Allah'ın Rüsulünden sonuna kadarki bölümü
hariç- rivayet etmiştir.[222]Ebu
Bekr es-Sıddik'ten şöyle dediği nakledilmiş: "Rasulullah'ın (s.a.v) vefatından
bir yıl sonra insanlara hutbe vermek için -ağlamaktan boğulur haldeyken- ayağa
kalkıp dedi ki: Ey İnsanlar! Bir yıl önce bu ayda ve şu minber üzerinde
Rasulullah'm (s.a.v) şöyle dediğini işittim:Cihadı terkeden bir kavim yoktur ki
Allah onu zelil kılmasın ve emri bil maruf ve nehyi anil münkeri terkeden bir
kavim yoktur ki, Aljah hepsini cezalandırmasın." Bunu Şifau's-Sudur'da
zikretmiştir.Taberani aynı hadisi sahih bir isnad ile özetleyerek rivayet etmiş:
"Cihadı terkeden bir kavim yoktur ki, Allah onların tümünü azaplandırmasin.[223]İbn
Asakir isnadıyla Mücalid[224]
o da Şabi'den[225]
şunu söylediğini tahriç etmiş: "Ebubekir'e biat edildikten sonra minbere
çıkıp.ve hadisi zikreder. "Ve onda cinai' di terkeden bir kavim yoktur ki, Allah
onları fakirlikle vurmasın" cümlesini de söyledi.Eğer desen ki, insanları
cihaddan yüzçevirdikleri haldi içlerinde zengin olan çok insanı görürsün. Bunun
sebebi ne! dir?
Cevap olarak: Zenginlik şudur. Sahih bir hadiste olduğu[226]
gibi zenginlik, meta çokluğundan olan zenginlik değildir. Asıl zenginlik kalp
zenginliğidir. Fakirlik kalp fakirliğidir, insanlardan gördüğü-, müz ise, onlar
cihad ve ganimetten yüz çevirip, mubah ve başka yollarla kazanma yollarına
yönelince; Allah, onlara kalp fakirliğini, aşırı hırsı, cimriliği musallat
kıldı. Vacip olan bir çok hakkı menettiler. Gümrük vergisi gibi bir çok harama
el attılar. Onların yanında azıcık dünya malı değerlidir. Hırs ve tamahkarlık
onları zelil kılmış. Azı hariç, rı-zıklarının kendi taraflarından geldiğini
görenlere zilletin hakim olduğunu, onun gitmesinin korkusundan dolayı
tamahkarlığı onu köleleştirmiştir. Eğer zengin olsaydı hakikatte hür olacaktı.
Her ne kadar servet sahibi de olsa aslında o fakirdir. Görünüşte aziz de
görünse, aslında zillet kalbini bürümüş ve onda iskan etmiş. Kılıcından dolayı
rızık-lanan kimselerde bunlardan hiçbir şeyi göremezsin. Çünkü rızkı, ganimetten
o da kılıç ile alınmadır. Allah'tan başka hiç kimsenin minneti yoktur. Ganimet
büsbütün helal olduğuna göre onda hiçbir şüphe yoktur ve kalbin
aydınlanmasında cimrilik ve hırs karanlıklarını ağartan birinci sebeptir.
Ganimet sahibi eli itibariyle fakir de olsa aslında o zengin kalplidir. Onun
zahirdeki elbisesi fakir ve miskin de olsa, onun batın şiarı -Allah'ın
vasıflandırdığı gibi- izzet ve yüceliktir. Allahu Teala şöyle
buyurmuştur:Müminlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı şiddetlidirler.
(Maide: 5/54)Şüpheden kazanç sağlayan tamahkarlığın kendisini yaratılmışlara
zelil kılan kimseye gelince, o her ne kadar zahirde aziz görünse de onun kalbi
zilletin değişik nevileriyle doludur. Zahirde her ne kadar topladığı ile zengin
de oll sa, o batında hırs ve tamahkarlıkla fakirdir. Bu düşük ahlaj ki, miras
bırakacak kadar aşağılık kazançların babası olu "Allah dilediğini doğru yola
hidayet eder."(Bakara: 2/213Şifau's-Sudur'un sahibi der ki: Ali'nin (r.a) bir
söj zünde şöyle söylediği rivayet edilir:Allah için cihad, Cennetin kapılarından
bir kapıdır. Alf lah yolunda cihad etmeyi terkedenlere Allah; zillet elbise!
sini giydirir. Belayı büründürür, aşağılanmasını kolaylaştı! nr, zilletle
nişanlanır ve ona karşı adaletten men edilir.[227]Aynı
şekilde yine aynı kitapta Zeyd b. Eslem'den[228]
o da babasından[229]
o daRasulullah'm (s.a.v) şöyle dediğini rivayet eder:
"ökten yağmur yağdıkça cihad tatlı
ve yeşil kalacak! tır. İnsanların üzerine bir zaman gelir ki, onlardan bal zı
kurralar; "bu zaman cihad zamanı değildir" derleri Sizden kim bu zamana
yetişirse o dönem ne güzel cihadı dönemidir." Dediler ki:Ey Allah'ın Rasulü!
Onlardan biri mi bunu söyleyecek?Buyurdu ki:Evet Allah'ın meleklerin ve tüm
insanların lanetle diği kişi?"Yine aynı yerde Ebi Ömer el-Karaşi'den Rasulul
lah'ın (s.a.v) şöyle dediğini nakleder:Şüphesiz günahlar, alacaklının borçluyu
hapsettiği gibi o da sahibini Allah yolunda cihad etmekten alıkoyan"Ebu
Hureyre'den (r.a) Rasulullah'ın (s.a.v) şöyle dediği rivayet edilir:Cihaddan bir
eser olmadan Allah'a kavuşan, gedikli olarak Allah'a kavuşur.[230]Hadisi
Tirmizi, İbn Mace, Hakim rivayet etmiş. Hepsi de İsmail b. Rafi'den[231]ki
zayıftır- o da Ebu Salih'ten[232]
rivayet etmişler. Hakim "bu büyük bir hadistir. Ancak İsmail ile ihticac
etmemişler" der. Beğavi de Mişkat kitabında zikretmiştir.Yine ondan
Rasulullah'ın (s.a.v) şöyle dediği rivayet edilir:Kim cihad etmeden veya cihad
etmeyi içinden geçirmeden ölürse o nifaktan bir tür üzere ölmüştür.[233]
Müslim rivayet etmiş.Ebu Davud ve İbn Mace sahih bir isnad ile Ebu Umame'den[234]
Nebi'nin (s.a.v) şöyle dediğini rivayet etmişler:Kim gaza etmez veya savaşçıyı
teçhiz etmez veyahut ehlinden hayırla bir savaşçıyı geri bırakmazsa, Kıyamet
günü gelmeden önce Allah şiddetli musibetleri üzerine getirir.[235]
:;Abdurrezzak Saidb. Abdulaziz'den[236]
der ki: Mak- j hul'den şöyle dediğini
işittim: Rasulullah (s.a.v) şöyle de -mistirHiçbir ev ehli yoktur ki, onlardan
bir savaşçı çıkmaz veya savaşçıyı teçhiz etmez veyahut öyle birini ehlinde
bırakmazlarsa, Allah ölümden önce onların başına musibet getirmiş olmasın.[237]
Bu mürseldir.Faide: Kurtubi diyor ki: (Cihad hususunda) herkes ihmalkar
davranırsa tek bir kişi ne yapabilir? diye sorulursa şöyle denilir: Bir esire
kastederek onu fidye karşılığında salıverir. Eğer o bir kişiyi fidye ile
alırsa, cemaatte yapamadığını birey olarak daha çok yapmış olur. Çünkü, eğer
zenginler esirlerin fidyelerini aralarında bölüştürürlerse, her biri ancak bir
dirhemden az bir şey öder. Gücü varsa savaşır. Yoksa bir savaşçıyı teçhiz
eder.[
0 yorum:
Yorum Gönder