09:33
0
Cihadın Sebebi: Alimler cihada götürücü etkenlerde ihtilaf etmişlerdir. Kimileri savaşın sebebinin küfür olduğu­nu belirtmiştir. Bunu Şafii'ye (r.a) isnad ederler. Cumhura göre cihadın sebebi savaştır. Bu ihtilaf nedeniyle iki hata ha­sıl olmuştur.
Birinci hata: İmam-ı Şafii'nin "Cihadın sebebi küfür­dür." sözünden, sonradan gelen bazı alimlerin, rahip, yaş­lı, evinde oturan yaşlı, kör ve çiftçi gibi savaşmayan insan­ların da öldürülebileceğini anlamalarıdır.[32]Halbuki bu anlayışı bizzat İmam'ı Şafii'nin sözleri reddelmektedir: "Hiçbir müslümanm kadın ve çocukları kasten öldürmesi caiz değildir. Çünkü Rasulullah (s.a.v.) onları öl­dürmekten nehyetmiştir. Ayrıca onlar savaşan insanlar da de­ğildir. Kadınlar veya buluğa ermeyenler savaşırlarsa onlar silahın darbelerinden esirgenmezler. Rahipler öldürülmez. İster bu manastır rahibi olsun, ister kilise rahibi olsun, ister sahra rahibi olsun hiç farketmez. Kendini ruhbanlığa adayan hiç kimseyi Ebubekir'e (r.a.) ittibaen öldürmeyiz.[33]
İkinci Hata: Bazı çağdaş yazarların sebebinin savaş ol­duğuna dayanarak cihadın sadece savunma amaçlı olduğu anlayışına varmalarıdır.Aslına bakılırsa cihadın sebebinde ayrıntı var. O da şu­dur: Genel anlamıyla cihadın sebebi küfürdür. Daha önce geçtiği gibi Kitap ve Sünnet buna delalet etmektedir. Cihad­dan savaş anlaşılıyorsa (yani küllü ifade edip hassı irade et-, me babmdansa) şüphesiz onun sebebi o zaman savaş olur. Allah'ın (c.c.) şu ayeti buna delalet eder:Kendilerine kıtal edilenlere izin verildi. Çünkü on­lara zulmedildi ve şüphesiz ki Allah onları muzaffer kı­lacaktır! Onlar ki Rabbimiz Allah'tır demekten başka bir sebep olmaksızın diyariarından çıkarıldılar. Allah'ın da insanların bir kısmını bir kısmıyla def etmesi olma­saydı herhalde, manastırlar, kiliseler, havralar, mescit­ler yıkılırdı ki, bunlarda Allah'ın ismi çok zikrolunur ve elbette Allah kendisine yardım edene muhakkak yardım eder. Şüphe yok ki Allah çok kuvvetli, çok izzetlidir."(Hacc: 22/39-40)

 

Cihadın Merhaleleri:


Cihadın üç merhalesi var.
İlk Merhale: Mekki merhaledir.Cihadın bu kısmı Rasulullah'a (s.a.v.) bisetinden ve onun inzarla emrohmmasmdan beri farzdı. Rasulullah'a (s.a.v.) en şiddetli gelen cihad çeşidi buydu. Kavminden bu uğurda neler çekmedi ki. Öyle ki bu işte kendilerine yardım­cı olacak birilerini bulmak amacıyla Taife gitti. Ancak yü­ce bir hikmetten dolayı gittiği gibi eli boş geri döndü. O da İbn Kayyım'ın ifade ettiği gibi alemler arasında yüce mer­tebesi ile değerinin kemalidir.İbn Kayyım (r.a) şöyle der:Cihad, İslam'ın zirvesi ve kubbesi olduğuna göre, onun ehlinin Cennetteki yeri de dünyada olduğu gibi en yüksek yerdir. O zaman cihad ehli hem dünyada hem ahirette en yü­ce insanlardır. Rasulullah (s.a.v.) da bunların zirvesindedir. Hepsinde Rasulullah (s.a.v.) zirveyi yakalamıştır. Kalbiy­le ve yüreğiyle, davet ve beyanla, kılıç ve mızrakla Allah yo­lunda hakkıyla cihad etti. Onun her anı; kalbiyle, dili ve eliy­le cihad üzereydi. O nedenle bu alem içinde Allah indinde zikri en yüce, değeri en yüksek insandır. Gönderildiğin­den itibaren Allah (c.c.) onu cihad ile emretmiştir:Dileseydik elbet her köyde bir uyarıcı gönderirdik. Madem ki yalnız seni gönderdik, o halde kafirlere itaat eyleme de bununla onlara cihad et, büyük cihad!(Furkan: 25/51-52)Bu sure Mekki'dir. Ayetlerde kafirlerle hüccet, beyan ve Kur'an'ı tebliğle cihad etmeyi emretmektedir.[34]
İkinci merhale: Hicret Cihadı Nebi'nin (s.a.v) ferdi cihadının semeresi olarak Rasulul-lah'm mağara arkadaşı büyük sıddık Ebubekir'den (r.a) başlayarak Mekke'de insanlar yavaş yavaş İslam'a girme­ye başladı. Kureyş bunu görünce, boğazlarını sıkmaya baş­ladı. Onlara eziyet etti. O dönemde Rasulullah (s.a.v) onla­ra Habeşistan'a hicret etmelerini emretti. Müslümanlardan bir grup oraya hicret etti. Onlar arasında Zinnureyn Osman) b. Afvan, zevcesi ve Rasullullah'ın kızı Rukiye de vardı. Bi-Js lahare müslümanlann Medine'ye hicret etmesini emretti. Bu| hicret Mus'ab b. Umeyr ile başlayıp, Rasulullah (s.a.v.) ile§ bitti.Sahabe'nin geçirdiği en zorlu cihaddı bu. Çünkü bunda| vatandan, aileden, maldan ve dostlardan ayrılıp, durumları-! nı tanımadıkları insanlara, alışık olmadıkları bir beldeye! sonlarının ne olacağı malum olmadığı bir halde çıktılar! Tüm bunlar nefsin taşımakta zorluk çektiği hususlardır! Hele hele kişi -Mus'ab gibi yerinde nimet ve bollukta, üs-g tün bir konumdaysa- durum daha da ağırdır. Ki bu adam ni-| met bakımından Kureyş'in müreffeh insanıydı. Ana-baba-1 sı onu çok severdi. Elbisenin en güzelini giyerdi. Mekke'de en güzel koku sürünen kişiydi. Hadramut ayakkabısını gi-( yerdi. Rasullullah onu andığında şöyle derdi:Ben Mekke'de Mus'ab'tan daha güzel arkadaş, daha zarif giyinen, daha nimet içinde olan birini görmedim.[35]Bu onun şehri olan Mekke'deki haliydi. Peki Medine'de ona& ne oldu? Durumlar tamamen değişti. Öyle ki vefatı anında ken-** dişini kefenleyecekleri bir elbise bulamıyorlardı. Buhari (Allah"! rahmet etsin) Habbap'tan şunu rivayet eder:Allah'ın rızasını kazanmak için Rasullullah (s.a.v.) ile| beraber hicret ettik. Bizim ecrimiz Allah'a vacip oldu. Biz-den kimileri ecrinden bir şey yemeden gitti. Bunlardan bi-J ri Mus'ab b. Umeyr'dir. Uhud günü öldürüldüğünde onu ke4 fenlemek için bir bez parçasından başka bir şey bulamadık fc Kafasını örttüğümüzde ayaklan çıplak, ayaklarını örttüğümüzde başı açık kalıyordu. Rasullullah (s.a.v.) onunla başını örtmemizi, ayaklarını da otlarla Örtmemizi emretti.[36]Bu tür cihadın sahabeler üzerine ne denli ağır geldiğini'Bilal'ın şu sözlerinden anlıyoruz:Keşke bilsem! Bir gece geceleyebilecek miyim acaba?Ot ve çalıların etrafımda olacağı ber vadide,Ve bir gün gidebilecek miyim Mecne suyunun basma...Ve bana görünecek mi acaba.. Şamme ve Tufeyl[37]Bundan sonra da şunu söylerdi:Allahım bizleri vebalı yere çıkaran Utbe b. Rabia, Şey-be b. Rabia ve Ümeyye b. Halefe lanet et.[38]Rasulullah (s.a.v) sahabesinin gurbetten dolayı yaşadık­ları çeşitli sıkıntıyı gördüğünde şöyle demiştir:Allahım Mekke'yi bize sevdirdiğin gibi Medine'yi de onun gibi hatta daha fazla sevdir. Ona şifa ver. Onun zi-raatini (sa' ve müddini) bereketli kıl. Hummasını bura­dan götür. Onu selle götür.[39]
Üçüncü Merhale: Medine CihadıBu cihad merhalesinin üç derecesi var.
Birincisi: Hüccet, beyan ve Kur'an'ı tebliğ ile cihad.
İkincisi: Vacip olarak değil de izne bağlı olarak cihad:Kendilerine kıtal edilenlere izin verildi. Çünkü on­lara zulmedildi ve şüphesiz ki Allah onları muzaffer kı­lacaktır! Onlar ki Rabbimiz Allah'tır demekten başka bir sebep olmaksızın diyarlarından çıkarıldılar. Allah'ın da insanların bir kısmını bir kısmıyla def etmesi olma­saydı herhalde, manastırlar, kiliseler, havralar, mescit­ler yıkılırdı ki, bunlarda Allah'ın ismi çok zikrolunur ve elbette Allah kendisine yardım edene muhakkak yardım eder. Şüphe yok ki Allah çok kuvvetli, çok izzetlidir."(Hacc: 22/39-40)-Abdullah b. Abbas (r.a) şöyle dedi: Rasulullah (s.a/v.) Mekke'den çıktığında Ebu Bekir (r.a.) şöyle demişti:Onlar nebilerini çıkardılar. Biz Allah'tanız ve Allah'a döneceğiz. Onlar mutlaka helak olacaklar." Bunun üzerine Allah şu ayeti indirdi:Kendilerine kıtal edilenlere izin verildi. Çünkü on­lara zulmedildi ve şüphesiz ki Allah onları muzaffer kı­lacaktır! Onlar ki Rabbimiz Allah'tır demekten başka bir sebep olmaksızın diyarlarından çıkarıldılar. Allah'ın da insanların bir kısmını bir kısmıyla defetmesi olma­saydı herhalde, manastırlar, kiliseler, havralar, mescit­ler yıkılırdı ki bunlarda Allah'ın ismi çok zikrolunur ve elbette Allah kendisine yardım edene muhakkak yardım eder. Şüphe yok ki Allah çok kuvvetli, çok izzetlidir.(Hacc: 22/39-40)
Bu savaş ile ilgili inen ilk ayettir." dedi.[40]
Üçüncüsü: Vacip olarak savaş. Buna delil şu ayettir:Savaş üzerinize farz kılındı. Gerçi o size hoş gel­mez. Fakat olur ki siz bir şeyi sevmezsiniz halbuki onda üzerinize bir hayır vardır ve olur ki bir şeyi seversiniz o üzerinize bir serdir. Siz bilmezken Allah bilir.(Bakara: 2/216)Bundan anlıyoruz ki, Medine'de cihad hiçbir zaman ya­sak olmamıştır. İlim ehlinin sözlerinden doğru olanı bu­dur. İmam'ı Şafii buna şu sözleriyle işaret etmektedir:Kendilerine iki cihad; müşriği öldürmeyle ilgili izin gelmeden önce hicretle, izin geldikten sonra da savaşla (kendileri başlatmak üzere) izin verilmişti.Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:Kendilerine kıtal edilenlere izin verildi. Çünkü on­lara zulmedildi ve şüphesiz ki Allah onları muzaffer kılacaktır! Onlar ki Rabbimiz Allah'tır demekten başka bir sebep olmaksızın diyarlarından çıkarıldılar. Allah'ın da insanların bir kısmını bir kısmıyla def etmesi olma­saydı herhalde, manastırlar, kiliseler, havralar, mescit­ler yıkılırdı ki bunlarda Allah'ın ismi çok zikrolunur ve elbette Allah kendisine yardım edene muhakkak yardım eder. Şüphe yok ki Allah çok kuvvetli, çok izzetlidir."(Hacc: 22/39-40)Devamla Rasulullah'ın hicreti üzerinde bir müddet geç­tikten sonra Allah (c.c.) bir grubu kendisine tabi olmakla ni-metlendirdi. Bunlar Allah'ın kuvvetiyle daha önce vara­madıkları bir güce ulaştılar. Allah (c.c.) cihadı daha önce mu­bahken bu kez farz kıldı. Allah Tebarek ve Teala şöyle bu­yurmuştur:

"Savaş üzerinize farz kılındı. Gerçi o size hoş gel­mez. Fakat olur ki siz bir şeyi sevmezsiniz, halbuki on­da üzerinize bir hayır vardır ve olur ki bir şeyi seversi­niz o üzerinize bir serdir. Siz bilmezken Allah bilir."(Bakara: 2/16)[41]

0 yorum:

Yorum Gönder