Cihadın Sebebi: Alimler cihada
götürücü etkenlerde ihtilaf etmişlerdir. Kimileri savaşın sebebinin küfür
olduğunu belirtmiştir. Bunu Şafii'ye (r.a) isnad ederler. Cumhura göre cihadın
sebebi savaştır. Bu ihtilaf nedeniyle iki hata hasıl
olmuştur.
Birinci hata:
İmam-ı Şafii'nin "Cihadın sebebi küfürdür." sözünden, sonradan gelen bazı
alimlerin, rahip, yaşlı, evinde oturan yaşlı, kör ve çiftçi gibi savaşmayan
insanların da öldürülebileceğini anlamalarıdır.[32]Halbuki
bu anlayışı bizzat İmam'ı Şafii'nin sözleri reddelmektedir: "Hiçbir müslümanm
kadın ve çocukları kasten öldürmesi caiz değildir. Çünkü Rasulullah (s.a.v.)
onları öldürmekten nehyetmiştir. Ayrıca onlar savaşan insanlar da değildir.
Kadınlar veya buluğa ermeyenler savaşırlarsa onlar silahın darbelerinden
esirgenmezler. Rahipler öldürülmez. İster bu manastır rahibi olsun, ister kilise
rahibi olsun, ister sahra rahibi olsun hiç farketmez. Kendini ruhbanlığa adayan
hiç kimseyi Ebubekir'e (r.a.) ittibaen öldürmeyiz.[33]
İkinci Hata:
Bazı çağdaş yazarların sebebinin savaş olduğuna dayanarak cihadın sadece
savunma amaçlı olduğu anlayışına varmalarıdır.Aslına bakılırsa cihadın sebebinde
ayrıntı var. O da şudur: Genel anlamıyla cihadın sebebi küfürdür. Daha önce
geçtiği gibi Kitap ve Sünnet buna delalet etmektedir. Cihaddan savaş
anlaşılıyorsa (yani küllü ifade edip hassı irade et-, me babmdansa) şüphesiz
onun sebebi o zaman savaş olur. Allah'ın (c.c.) şu ayeti buna delalet
eder:Kendilerine kıtal edilenlere izin verildi. Çünkü onlara zulmedildi ve
şüphesiz ki Allah onları muzaffer kılacaktır! Onlar ki Rabbimiz Allah'tır
demekten başka bir sebep olmaksızın diyariarından çıkarıldılar. Allah'ın da
insanların bir kısmını bir kısmıyla def etmesi olmasaydı herhalde, manastırlar,
kiliseler, havralar, mescitler yıkılırdı ki, bunlarda Allah'ın ismi çok
zikrolunur ve elbette Allah kendisine yardım edene muhakkak yardım eder. Şüphe
yok ki Allah çok kuvvetli, çok izzetlidir."(Hacc:
22/39-40)
Cihadın
Merhaleleri:
Cihadın üç merhalesi
var.
İlk Merhale:
Mekki merhaledir.Cihadın bu kısmı Rasulullah'a (s.a.v.) bisetinden ve onun
inzarla emrohmmasmdan beri farzdı. Rasulullah'a (s.a.v.) en şiddetli gelen cihad
çeşidi buydu. Kavminden bu uğurda neler çekmedi ki. Öyle ki bu işte kendilerine
yardımcı olacak birilerini bulmak amacıyla Taife gitti. Ancak yüce bir
hikmetten dolayı gittiği gibi eli boş geri döndü. O da İbn Kayyım'ın ifade
ettiği gibi alemler arasında yüce mertebesi ile değerinin kemalidir.İbn Kayyım
(r.a) şöyle der:Cihad, İslam'ın zirvesi ve kubbesi olduğuna göre, onun ehlinin
Cennetteki yeri de dünyada olduğu gibi en yüksek yerdir. O zaman cihad ehli hem
dünyada hem ahirette en yüce insanlardır. Rasulullah (s.a.v.) da bunların
zirvesindedir. Hepsinde Rasulullah (s.a.v.) zirveyi yakalamıştır. Kalbiyle ve
yüreğiyle, davet ve beyanla, kılıç ve mızrakla Allah yolunda hakkıyla cihad
etti. Onun her anı; kalbiyle, dili ve eliyle cihad üzereydi. O nedenle bu alem
içinde Allah indinde zikri en yüce, değeri en yüksek insandır. Gönderildiğinden
itibaren Allah (c.c.) onu cihad ile emretmiştir:Dileseydik elbet her köyde bir
uyarıcı gönderirdik. Madem ki yalnız seni gönderdik, o halde kafirlere itaat
eyleme de bununla onlara cihad et, büyük cihad!(Furkan: 25/51-52)Bu sure
Mekki'dir. Ayetlerde kafirlerle hüccet, beyan ve Kur'an'ı tebliğle cihad etmeyi
emretmektedir.[34]
İkinci merhale:
Hicret Cihadı Nebi'nin (s.a.v) ferdi cihadının semeresi olarak Rasulul-lah'm
mağara arkadaşı büyük sıddık Ebubekir'den (r.a) başlayarak Mekke'de insanlar
yavaş yavaş İslam'a girmeye başladı. Kureyş bunu görünce, boğazlarını sıkmaya
başladı. Onlara eziyet etti. O dönemde Rasulullah (s.a.v) onlara Habeşistan'a
hicret etmelerini emretti. Müslümanlardan bir grup oraya hicret etti. Onlar
arasında Zinnureyn Osman) b. Afvan, zevcesi ve Rasullullah'ın kızı Rukiye de
vardı. Bi-Js lahare müslümanlann Medine'ye hicret etmesini emretti. Bu| hicret
Mus'ab b. Umeyr ile başlayıp, Rasulullah (s.a.v.) ile§ bitti.Sahabe'nin
geçirdiği en zorlu cihaddı bu. Çünkü bunda| vatandan, aileden, maldan ve
dostlardan ayrılıp, durumları-! nı tanımadıkları insanlara, alışık olmadıkları
bir beldeye! sonlarının ne olacağı malum olmadığı bir halde çıktılar! Tüm bunlar
nefsin taşımakta zorluk çektiği hususlardır! Hele hele kişi -Mus'ab gibi yerinde
nimet ve bollukta, üs-g tün bir konumdaysa- durum daha da ağırdır. Ki bu adam
ni-| met bakımından Kureyş'in müreffeh insanıydı. Ana-baba-1 sı onu çok severdi.
Elbisenin en güzelini giyerdi. Mekke'de en güzel koku sürünen kişiydi. Hadramut
ayakkabısını gi-( yerdi. Rasullullah onu andığında şöyle derdi:Ben Mekke'de
Mus'ab'tan daha güzel arkadaş, daha zarif giyinen, daha nimet içinde olan birini
görmedim.[35]Bu
onun şehri olan Mekke'deki haliydi. Peki Medine'de ona& ne oldu? Durumlar
tamamen değişti. Öyle ki vefatı anında ken-** dişini kefenleyecekleri bir elbise
bulamıyorlardı. Buhari (Allah"! rahmet etsin) Habbap'tan şunu rivayet
eder:Allah'ın rızasını kazanmak için Rasullullah (s.a.v.) ile| beraber hicret
ettik. Bizim ecrimiz Allah'a vacip oldu. Biz-den kimileri ecrinden bir şey
yemeden gitti. Bunlardan bi-J ri Mus'ab b. Umeyr'dir. Uhud günü öldürüldüğünde
onu ke4 fenlemek için bir bez parçasından başka bir şey bulamadık fc Kafasını
örttüğümüzde ayaklan çıplak, ayaklarını örttüğümüzde başı açık kalıyordu.
Rasullullah (s.a.v.) onunla başını örtmemizi, ayaklarını da otlarla Örtmemizi
emretti.[36]Bu
tür cihadın sahabeler üzerine ne denli ağır geldiğini'Bilal'ın şu sözlerinden
anlıyoruz:Keşke bilsem! Bir gece geceleyebilecek miyim acaba?Ot ve çalıların
etrafımda olacağı ber vadide,Ve bir gün gidebilecek miyim Mecne suyunun
basma...Ve bana görünecek mi acaba.. Şamme ve Tufeyl[37]Bundan
sonra da şunu söylerdi:Allahım bizleri vebalı yere çıkaran Utbe b. Rabia, Şey-be
b. Rabia ve Ümeyye b. Halefe lanet et.[38]Rasulullah
(s.a.v) sahabesinin gurbetten dolayı yaşadıkları çeşitli sıkıntıyı gördüğünde
şöyle demiştir:Allahım Mekke'yi bize sevdirdiğin gibi Medine'yi de onun gibi
hatta daha fazla sevdir. Ona şifa ver. Onun zi-raatini (sa' ve müddini)
bereketli kıl. Hummasını buradan götür. Onu selle götür.[39]
Üçüncü Merhale:
Medine CihadıBu cihad merhalesinin üç derecesi var.
Birincisi:
Hüccet, beyan ve Kur'an'ı tebliğ ile cihad.
İkincisi: Vacip
olarak değil de izne bağlı olarak cihad:Kendilerine kıtal edilenlere izin
verildi. Çünkü onlara zulmedildi ve şüphesiz ki Allah onları muzaffer
kılacaktır! Onlar ki Rabbimiz Allah'tır demekten başka bir sebep olmaksızın
diyarlarından çıkarıldılar. Allah'ın da insanların bir kısmını bir kısmıyla def
etmesi olmasaydı herhalde, manastırlar, kiliseler, havralar, mescitler
yıkılırdı ki, bunlarda Allah'ın ismi çok zikrolunur ve elbette Allah kendisine
yardım edene muhakkak yardım eder. Şüphe yok ki Allah çok kuvvetli, çok
izzetlidir."(Hacc: 22/39-40)-Abdullah b. Abbas (r.a) şöyle dedi: Rasulullah
(s.a/v.) Mekke'den çıktığında Ebu Bekir (r.a.) şöyle demişti:Onlar nebilerini
çıkardılar. Biz Allah'tanız ve Allah'a döneceğiz. Onlar mutlaka helak
olacaklar." Bunun üzerine Allah şu ayeti indirdi:Kendilerine kıtal edilenlere
izin verildi. Çünkü onlara zulmedildi ve şüphesiz ki Allah onları muzaffer
kılacaktır! Onlar ki Rabbimiz Allah'tır demekten başka bir sebep olmaksızın
diyarlarından çıkarıldılar. Allah'ın da insanların bir kısmını bir kısmıyla
defetmesi olmasaydı herhalde, manastırlar, kiliseler, havralar, mescitler
yıkılırdı ki bunlarda Allah'ın ismi çok zikrolunur ve elbette Allah kendisine
yardım edene muhakkak yardım eder. Şüphe yok ki Allah çok kuvvetli, çok
izzetlidir.(Hacc: 22/39-40)
Bu savaş ile ilgili inen ilk
ayettir." dedi.[40]
Üçüncüsü: Vacip
olarak savaş. Buna delil şu ayettir:Savaş üzerinize farz kılındı. Gerçi o size
hoş gelmez. Fakat olur ki siz bir şeyi sevmezsiniz halbuki onda üzerinize bir
hayır vardır ve olur ki bir şeyi seversiniz o üzerinize bir serdir. Siz
bilmezken Allah bilir.(Bakara: 2/216)Bundan anlıyoruz ki, Medine'de cihad hiçbir
zaman yasak olmamıştır. İlim ehlinin sözlerinden doğru olanı budur. İmam'ı
Şafii buna şu sözleriyle işaret etmektedir:Kendilerine iki cihad; müşriği
öldürmeyle ilgili izin gelmeden önce hicretle, izin geldikten sonra da savaşla
(kendileri başlatmak üzere) izin verilmişti.Allah (c.c.) şöyle
buyuruyor:Kendilerine kıtal edilenlere izin verildi. Çünkü onlara zulmedildi ve
şüphesiz ki Allah onları muzaffer kılacaktır! Onlar ki Rabbimiz Allah'tır
demekten başka bir sebep olmaksızın diyarlarından çıkarıldılar. Allah'ın da
insanların bir kısmını bir kısmıyla def etmesi olmasaydı herhalde, manastırlar,
kiliseler, havralar, mescitler yıkılırdı ki bunlarda Allah'ın ismi çok
zikrolunur ve elbette Allah kendisine yardım edene muhakkak yardım eder. Şüphe
yok ki Allah çok kuvvetli, çok izzetlidir."(Hacc: 22/39-40)Devamla Rasulullah'ın
hicreti üzerinde bir müddet geçtikten sonra Allah (c.c.) bir grubu kendisine
tabi olmakla ni-metlendirdi. Bunlar Allah'ın kuvvetiyle daha önce varamadıkları
bir güce ulaştılar. Allah (c.c.) cihadı daha önce mubahken bu kez farz kıldı.
Allah Tebarek ve Teala şöyle buyurmuştur:
"Savaş üzerinize farz kılındı.
Gerçi o size hoş gelmez. Fakat olur ki siz bir şeyi sevmezsiniz, halbuki onda
üzerinize bir hayır vardır ve olur ki bir şeyi seversiniz o üzerinize bir
serdir. Siz bilmezken Allah bilir."(Bakara: 2/16)[41]
0 yorum:
Yorum Gönder