ADALET: Herkese hakkı olanın verilmesini öngören ahlakî ilkedir.
Toplum örgütlenmesinde malların, hakların ve görevlerin veya şereflerin aritmetik bölüşiilmesine adaletin yerine getirilmesi denir.
Adalet herkesin yeteneğine ve toplumda oynadığı role uygun olarak dağıtıldığı
zaman doğru dağıtılmış kabul edilir. Aynı zamanda, neyin doğru, neyin yanlış
(ya da haklı veya haksız) olduğunu karara bağlamak da
adalet olarak adlandırılır. Bu, ya haksızlığa
uğrayanın (mağdur) zararını telafi etmek, ya da
haksızlık yapanı cezalandırmak suretiyle yerine
getirilir.
Üzenel
anlamda "adalet" kelimesi, hükümran devletin kendi uyrukları arasındaki
uyuşmazlıkları veya anlaşmazlıkları kanuna göre bir hükme bağlama işiyle ve
toplum aleyhine tutumları olan yurttaşları kanunlar temelinde engelleyici
tedbirler alma İşiyle uğraşan belli bir güvenilir organa bırakma fonksiyonu
olarak anlaşılır. Bu anlamda adalet terimi, "yargı gücü"nü ifade eden diğer
kelimelerle karıştırılır.
Çünkü modern toplumlarda adalet hem bir faaliyet
(adalet dağıtma faaliyeti) olarak, hem de bir teşkilât (bir ülkedeki mahkemeler
ve yargı görevlileri) olarak algılanır.
Aynı zamanda siyasî adaletten de
bahsedilmektedir. Bir anlamda bütün adalet siyasîdir.
Çünkü adalet ister islemez toplumun örgütlenme biçimini yansıtır. Fakat terimin
özel anlamı bunun dışında şekillenmiştir: Bir ülkenin siyasî iktidarına
verilecek zararları karara bağlayacak şekilde adlî organların uzmanlaşması.
Siyasî adalet, siyasî kişiliklere karşı olduğu kadar siyasî rejime ve onun
unsurlarına karşı İşlenen suçlara da yönelmiştir.
0 yorum:
Yorum Gönder