05:16
0

ADALETHerkese hakkı olanın verilmesini öngören ahlakî ilkedir.

Toplum örgütlenmesinde malların, hakların ve görevlerin veya şereflerin aritmetik  bölüşiilmesine adaletin yerine getirilme­si denir. Adalet herkesin yeteneğine ve top­lumda oynadığı role uygun olarak dağıtıldığı zaman doğru dağıtılmış kabul edilir. Aynı za­manda, neyin doğru, neyin yanlış (ya da haklı veya haksız) olduğunu karara bağlamak da adalet olarak adlandırılır. Bu, ya haksızlığa uğ­rayanın (mağdur) zararını telafi etmek, ya da haksızlık yapanı cezalandırmak suretiyle yeri­ne getirilir. 

Üzenel anlamda "adalet" kelimesi, hükümran devletin kendi uyrukları arasındaki uyuşmaz­lıkları veya anlaşmazlıkları kanuna göre bir hükme bağlama işiyle ve toplum aleyhine tu­tumları olan yurttaşları kanunlar temelinde engelleyici tedbirler alma İşiyle uğraşan belli bir güvenilir organa bırakma fonksiyonu ola­rak anlaşılır. Bu anlamda adalet terimi, "yargı gücü"nü ifade eden diğer kelimelerle karıştırı­lır. 

Çünkü modern toplumlarda adalet hem bir faaliyet (adalet dağıtma faaliyeti) olarak, hem de bir teşkilât (bir ülkedeki mahkemeler ve yargı görevlileri) olarak algılanır.

Aynı zamanda siyasî adaletten de bahsedil­mektedir. Bir anlamda bütün adalet siyasîdir. Çünkü adalet ister islemez toplumun örgüt­lenme biçimini yansıtır. Fakat terimin özel an­lamı bunun dışında şekillenmiştir: Bir ülkenin siyasî iktidarına verilecek zararları karara bağ­layacak şekilde adlî organların uzmanlaşması. Siyasî adalet, siyasî kişiliklere karşı olduğu ka­dar siyasî rejime ve onun unsurlarına karşı İş­lenen suçlara da yönelmiştir.


0 yorum:

Yorum Gönder